Selimiye Köyü’nde Bir Hafta Sonu27 Ağustos 201531 YorumKategori : Selimiye , Yurt içi Seyahatleri38 Ayağımın tozuyla, bikinimin tuzuyla yazmaya başlıyorum yazıyı…Son zamanlarda Selimiye’ye tatile gitmek çok moda oldu. Kimileri sessizliğe, sakinliğe övgüler yağdırıyor, kimileri de “Selimiye çok bozuldu” sitemleri ile dolduruyor sosyal medya hesaplarını. Herkes denizinin çok güzel olduğu konusunda hemfikir olduğuna göre Selimiye’yi bizim de görme zamanımız gelmiştir! Evveliyatını bilmiyoruz ama karşımıza bozulmuş bir yer mi çıkacak merak içindeyiz. Ne görürsek bozulmuş demeliyiz bilmeden yola çıkıyoruz…Peki neresi bu Selimiye? Marmaris’in Bozburun yarımadasında küçük bir köy. Denizin kıyısında, huzurun ortasında.Selimiye’nin haritadaki yeriSelimiye’ye UlaşımSelimiye sakinliğini biraz da ulaşımının zahmetli olmasına borçlu. Uzaklardan gelenler Dalaman havalimanınından inip önce Marmaris’e, sonra Selimiye’ye ulaşıyor.Bizim gibi karayolu ile gelenler ise yine önce Marmaris merkeze geliyor, oradan Datça Bozburun oklarını takip ediyor. Datça yolunda biraz ilerleyip Hisarönü’ne ulaşınca Datça ve Bozburun olarak 2ye ayrılan yoldan Bozburun’u seçiyoruz. Söke’den 3,5 – 4 saat sürdü, İzmir için 1 saat daha ekleyebilirsiniz.Orhaniye’deki Kız Kumu Plajı‘nı görünce hemen bir fotoğraf molası verdik. Buranın özelliği denizin ortasında kızıl kumlardan oluşmuş sığ bir hat. İnsanlar bu plaja denize girmeye gelmiyor, denizin ortasında yürümeye geliyor. Biz bu seferlik yürüyüşe katılamadık, fotoğraf çekmekle yetindik.Denizin ortasından yürüyerek karşı kıyıya geçebildiğiniz Kız Kumu PlajıKız KumuAkla Musa’nın Kızıldeniz’i yardığı hikaye gelse de buranın hikayeleri bambaşka. Hikayeleri diyorum, çünkü her yerde farklı şekillerde anlatılan versiyonları var. Zengin kız – fakir erkek temalı olanından savaş temasına değişiyor hikayeler. Ben buraya hiç birini yazmamayı seçiyorum, merak eden araştırabilir 🙂Kız Kumu’ndan sonra yola devam ediyoruz. Yol biraz virajlı, ama çam ağaçlarının içinden ilerliyor, ara ara denizi görüyoruz. Bazı koylar harika!Yol üzerinde karşılaştığımız güzellikler!Marmaris – Selimiye arası yaklaşık yarım saat sürüyor.Selimiye’de KonaklamaSelimiye’de küçük pansiyonlar hizmet veriyor. Öyle büyük işletmeler, her şey dahil oteller filan yok. O kadar küçük bir yer ki, büyük oteller buraya hiç yakışmaz diye düşünüyorum. Zaten köy halkı da direniyor büyük işletmelere.Selimiye’ye gelen de bu küçük yerlerden butik hizmet almak için geliyor.Selimiye’de butik oteller https://www.neredekal.com/selimiye-otelleri/Marmaris çevresindeki oteller https://www.neredekal.com/marmaris-otelleri/Küçük ve sınırlı konfora sahip bu pansiyonların fiyatları ise çok yüksek! Geceliği 250 tl den başlayan fiyatlar 400’e kadar çıkıyor. Bu pahallılık “Selimiye bozuldu” feryatlarını haklı çıkarıyor olabilir mi? Selimiye denizine tepeden bakan manzaralı oteller ilk başta cazip gibi görünse de bence deniz kenarında bir yerde kalınmalı. Deniz kenarında kahvaltı edilip cup diye suya atlanmalı… Manzaralı otellerden Loca Butik Otel ve Les Terrasses öne çıkıyor.Hangi tesislerin deniz kenarı olduğunu booking.com’dan anlayabiliyorsunuz. Benim deniz kenarında görüp aklımda kalanlar: Beyaz Güvercin, Akkum Gezer Motel, Losta Tatil Evi, Sardunya Pansiyon, Nane Limon Pansiyon, Badem Çiçeği Pansiyon ve daha niceleri…Biz ise Seray Pansiyon by Sandal Beach isimli tesiste kaldık. Yeri Selimiye’nin hemen girişinde, köyün köy olduğu yerde bence. Biz yüksek sezonda gittiğimiz için deniz kenarında bulabildiğim en ucuz yer burasıydı. Ucuz dediğime bakmayın, oda-kahvaltı 90 euroydu. Oda kötü değildi ama 90 euroya çok daha lüks yerlerde kalmışlığım var…Seray Pansiyon hoş ve serin bir bahçe içinde. Selimiye’nin canlı bölümüne 5 dakika yürüme mesafesinde bir yer. Sahipleri çok tatlı ve ilgili insanlardı.Pansiyonumuzun bahçesi denize nazır ve serindi“Hamakta sallanmak” tam bir Selimiye aktivitesiSelimiye’deki yanyana otel ve pansiyonların olduğu bölgede denize kıyıdan giriyorsunuz. Küçük taşlı, dar bir plaj, suyu inanılmaz berrak. Ama her taraf tekne! Teknelerin yanında yüzmek bana bir tuhaf geldi doğrusu.Selimiye’de pansiyonların önü bu şekildeydiSuya yakından bakmak gerekirse…Bizim pansiyonun önünde ise denize iskeleden giriyorsunuz. Suyu popüler bölümdeki kadar berrak görünmese de teknelerin olmaması, ıssız olması, karşıdaki kaleye yüzüp gelme hedefi koyabilmeniz çok hoş.Şu karşı adaya yüzüp gelelim!Selimiye’de Neler Yapılır?Bu sorunun cevabı çok kısa sürecek: Dinlenilir, denize girilir, kitap okunur, dostlarla sohbet edilir, leziz yemekler yenir…Selimiye’de hamakta sallanılır demiştim değil mi?Denizi gerçekten ılık ve temiz. Teknelerle bu kadar içiçe olup da temiz kalabilmesi şaşırtıcı.Sığ bir deniz olduğu için çocuklu tatilciler de çok tercih ediyor Selimiye’yi.Deniz kenarındaki restoranların önünden dar bir yol geçiyor. Bu yolda yürüyüş yapıp sakinliğin keyfini çıkarmak lazım.Yürümek isterseniz…Tekne turu bence mutlaka yapılmalı. Civarda çok güzel ve bakir koylar var çünkü. Araba ile gidilmeyen her yer ne kadar güzel kalmış!Biz cumartesi gündüz Selimiye’de denize girip, pazar gününü tekne turuna ayırdık.Tekne turu için birkaç tekne ile görüştük, ertesi güne çoğu doluydu. Hepsinin benzer hizmet verip aynı güzergahı gittiğini öğrenmiştik zaten. Boş yer bulabildiğimiz Denizbey 1 teknesinden yer ayırttık. Fiyat tüm teknelerde kişi başı 50 lira.Eğer siz kalabalık grup halinde giderseniz normal tekne turu fiyatından biraz fazla verip tekne kapatabilirsiniz.Kalabalık ve gürültülü olur mu endişemiz yersiz çıktı. Bazen üst katta şezlonglarda yattık, istediğimizde de alt kattaki masalarda oturduk. Yer kapma stresine girmedik, insanlarla dipdibe de olmadık. Üstelik tekneyi işleten aile de çok tatlıydı. Müziksiz bir tur olması avantajdı bize göre.Tur sabah 10’da başlıyor, akşam 17’de sona eriyor. Öğlen yemeğinde balık, makarna ve salata servis ediliyor, balıklar seyir esnasında mangalda pişiriliyor. Gidilen duraklar arası çok uzun değil, o yüzden sıcaktan bayılmaya fırsat olmuyor.Selimiye tekne turuYanınızda gözlük, şnorkel ve palet olmalı mutlaka!Günün sonunda yüzmeye doymuş mutlu insanlar olarak tekneden ayrıldık…Selimiye’de akşamları canlı müzik yapan tek mekan: Piano Jazz Bar. Bir şeyler içip kaliteli müzik dinlemek için uğrayabilirsiniz.Selimiye’de sessizliği bozan tek mekan Piano Jazz BarAlışveriş yapmak isterseniz genelde el emeği takı satan dükkanlara rastlayacaksınız.Carrefour mini, Migros Jet, Macro Center gibi süpermarketler Selimiye sahilinde yerini almış. Macro Center’a şaşırmadan edemedim ama teknecilerin uğrak noktası bir köy olduğu düşünülürse doğal karşılanmalı. Anlayacağınız bazı yönleri ile İstanbul’u aratmazken bazı yönleri ile tam bir yurdum köyüydü Selimiye…Selimiye’de Neler Yenir?Selimiye tatilimizin en önemli sorunu “Ne yiyeceğiz” idi. Çünkü o kadar güzel tavsiyeler vardı ki, hangisini denemeli, neyi ne zamana sıkıştırmalı sorun haline geldi.Biz Selimiye’ye varır varmaz öğlen yemeğinde Badem Mantı‘ya oturduk. Olgun klasik olanından, bense çıtır mantıdan yedim. Çıtır olan çok farklı, mutlaka denenmeli. Ama siz isterseniz çikolatalı olanı da deneyebilirsiniz.Popüler olmuş her tatil beldesinde olduğu gibi yemek fiyatları pahalı. Badem Mantı’da bir tabak mantı 19 liraydı.Akşam üzeri hafif acıkınca Losta Tatlıcısı’nı denemenin vakti gelmişti. Losta, Selimiye köyünün eski ismi. Mekan Selimiye’nin süslü yerlerinden değil, sıradan bir pastane görünümünde. Ama tatlıları, kurabiyeleri limonataları çok meşhur. Mutlaka denemeniz gereken “Losta tatlısı” içinde hakiki keçi peyniri olan baklavamsı bir tatlı, şurubundaki portakal aroması çok ferah. Ben asıl sütlü tatlı severim, o yüzden keşkülü de denedik ve çok beğendik.Losta Tatlısı Selimiye’ye özgüSıra geldi akşam yemeğine…İlk ve en popüler tavsiye Sardunya Restoran. Deniz ürünleri konusunda çok ustaymış. Zaten deniz kenarında balıkçılıkla geçinen bir köyde deniz ürünü yemek ilk akla gelen seçenek. Gel gör ki bu meşhur Sardunya restoranı perşembeden aramama rağmen cumartesi akşamı için yer bulamadım. Acaba Selimiye bozuldu derken bunu mu kasttettiler?İkinci tavisye olarak Hidayet’in Yeri öne çıktı. Sardunya’da yer bulamayınca şansımı Hidayet’ten yana kullanmak isteyip oraya da cuma günü telefon ettim. Ve orada da yer olmadığını öğrendim! Evet evet, Selimiye kesin bozulmuştu.Ben de rezervasyon işinden vazgeçip bulduğumuz yere oturalım düsturunu benimsedim. Selimiye’ye varınca biraz Foursquare kurcalayıp Bahçeli Meyhane isimli bir mekanın yüksek puan aldığını gördüm. Hemen aradım ve deniz kenarı masaların müsait olduğunu duyunca yer ayırttım.Deniz kenarında masa kapabilenlerden Cengiz ailesi…Bahçeli Meyhane’de deniz ürünleri bulunmuyor, ana yemekte kuzu tandır yemeniz gerekiyor. Ortaya 10 çeşit meze, 2 çeşit ara sıcak ve ana yemek fiks menü olarak sunuluyor, kişi başı 80 lira. Ama biz 1 kişilik fiks menü, 1 de ana yemek söyleyerek hem israf etmeden yedik, hem de daha ekonomik oldu. Mekanın böyle bir esneklik sunması hoşumuza gitti. Konsept tam bir rakı sofrasıydı….Mezeler…Gece bile dibi görünen durgun denizin kenarında olmak, hafif esen rüzgar ve lezzetli yemekler buluşunca keyfimize diyecek yoktu…Manzaramız harika…Oradan kalkınca biraz yürüdük, döndük dolaştık ve soluğu Paprika isimli kafede aldık. Paprika’nın da tatlıları meşhur. Ama limonatası gerçekten denenesi.Biz instagramdan gelen öneriler üzerine gidip çilekli limonatamızı ısmarladık. Sunumu o kadar değişikti ki (pamuk şekerli olarak ipucu verebilirim) masaya gelince fotoğrafını çekmeden içmeye başlayamıyorsunuz. Fotoğrafını buraya koymuyorum ki sürprizi kaçmasın. Biz Fiyatı 10 lira olan limonatanın “3 lirası içecek için, 7 lirası şaşkınlığımız için” diye geyik bile yaptık.Paprika Kafe“Hani bu köyün kahvesi?” diyenler yine sahildeki Karadut Kahve Evi‘ne uğrayabilir, çay kahve içebilir.Instagram’dan gelen bir diğer tavsiye de Selimiye SUP’ta karides burger yememi söylüyordu. Biz vakit bulamadık ama bir dahaki sefere umarım…Bahsettiğim tüm yerler yürüme mesafesi, birbirine yakın. Gerekirse sorarak bulabilirsiniz ama sormadan da patır patır karşınıza çıkıyor her yer.Ertesi gün kahvaltımız otelde, öğlen yemeğimiz teknedeydi. Tekneden sonra dönüş yoluna geçtiğimizde Hisarönü’ndeki Mavi Pide‘de akşam yemeği için mola verdik. Mavi Pide’nin Selimiye’de de bir şubesi var ama biz yola çıkmadan önce pek acıkmış olmadığımız için yol üzerindeki orijinal şubeye gittik.Mavi Pide Hürriyet’in “En iyi 10 yol lokantası” içinde. Doğal mamüllerle üretim yapıyorlarmış ve pideleri odun ateşinde pişiriyorlarmış. Biz közlenmiş patlıcanlı olan pidelerden yedik, çok güzeldi.Adı Mavi, kendisi yeşil mekan: Mavi PideMekanın adı mavi ama etraf yemyeşil… Bir yol üstü restoranına göre çok fazla bir yer gerçekten. Her daim de kalabalık. Datça’ya gidecekseniz de Mavi Pide’nin önünden geçiyorsunuz, aklınızda bulunsun.Yine bir yol üstü durağı not edelim: Orhaniye’de Zuzu. Kahvaltısı çok iyiymiş. Biz o an aç olmadığımız için deneyemedik.Siz eğer Selimiye tatilinizde Bozburun tarafına geçerseniz Bozburun’da Sabrina’s Haus, Turunç’ta Ahtapotçu Mehmet Usta isimleri yemek için uğrayabileceğimiz yerlerdenmiş…Güzel ülkemizin bu el değmemiş, doğal kalmış coğrafyasında sakin bir haftasonu geçirmiş olduk. Eğer siz de kafa dinleme tatili yapıp ılık berrak sularda yüzmek isterseniz yolunuzu buralara düşürün derim.Hisarönü körfezi ve Bozburun yarımadası aslında yelkenciler için bir cennet. Etrafta bir sürü tekne görüp özendik. İleride buralarda bir mavi tur yapmaya söz vererek evimize döndük…Böyle bir manzaraya uyanmak dileğiyle…Bunu paylaş:Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)İlgili Paylaş deniz tatili , ege köyleri