Röportaj: Sergül Kato ile Japonya’da Yaşam9 Şubat 201513 YorumKategori : Röportaj19 Bundan böyle bloğumda yurtdışında yaşayan kişilerle veya gezginlerle yaptığım röportajları okuyacaksınız.Bu ne zamandır niyetlendiğim bir projeydi ama malum iş güç, devamlı erteliyordum. Sonunda şeytanın bacağını kırdım ve ilk röportajımı Sergül Kato ile gerçekleştirdim.Sergül benim hemşerim, hatta ilkokulda yan sınıfımdan. Kendisi çok ünlü bir blogger, Bumerang'ın "En çalışkan blog ödülü" sahibi. Japonya'da yaşadığı için ve bir Japon ile evli olduğu için (dünya tatlısı Yoshi) anlatacak malzemesi çok bol. O da yaşadığı ilginç deneyimleri kendine saklamıyor, bloğunda yazıyor, youtube kanallarında videolar yayınlıyor.Sergül ve YoshiSergül yaz aylarını Türkiye'de geçiriyor. Söke'de aynı mahallede oturduğumuz için sık sık görüşüyoruz. Biz ailecek Sergül ile vakit geçirmeyi çok seviyoruz, çünkü ufkumuzu inanılmaz genişletiyor! Bize ilginç anılarını anlatıyor, Japonya'dan getirdiği farklı tatları denetiyor. Sergül olmasa şimdiye kadar ne "fasulye aromalı sakız" çiğnemiş olurduk ne de "mugi cha" isimli buğday çayı bağımlısı…Hep söylerler ya, Japonya adeta ayrı bir gezegen! O kadar farklı adetleri ve uygulamaları var ki garipseye garipseye bitiremiyor insan. Sergül ile bu konularda saatlerce konuşabiliriz, ama o kadar zamanımız olmadığı için kısa bir özet şeklinde soru cevap yaptık. Umarım siz de yazının sonunda Japonya ile ilgili bilmediğiniz şeyler öğrenirsiniz.A.T. (Ayağımın Tozuyla): Kaç yıldır Japonya'da yaşıyorsun? Neden Japonya?Merhaba 🙂 7,5 yıldır Japonya'da yaşıyorum. Neden Japonya? Çünkü o dönem ablam Japonya'da yaşıyordu ve ben de hayatımda kısa bir süreliğine değişim istiyordum. Bu yüzden geldim ama eşimle tanışınca evlenip kaldım burada. Ablam döndü tabii ki bu arada 🙂A.T.:Yaşamak için elverişli buluyor musun? "İyi ki Japonya'dayım" diyor musun?Türkler için çok uygun bir ülke olduğunu düşünmüyorum. Japonya yalnız bir ülke. Geleni de yalnızlaştıran bir ülke. Bizim gibi samimi ilişkiler yok. Aileyle bile randevu usulü görüşüyorsun. İyi ki Japonya'dayım dediğim anlar da olmuyor değil. Sistem süper işliyor, insanlar dakik, ulaşım araçları dakik bu gibi şeylere insan çabuk alışıyor. Bu açıdan iyi ki diyorum. A.T.:Oraya taşındığından beri sende (karakterinde) ne gibi değişiklikler meydana geldi?Japonya'ya geldiğimden beri karakterimde tabii ki değişiklikler oldu. Yaşımın büyümesinin de etkisi vardır illa ki. Bir kere daha güçlüyüm. Bu yurt dışında yalnız olmanın verdiği bir zorunluluk sanırım. Konuşurken kelime seçimlerimde daha dikkatliyim. Bir de sanırım daha duygusalım 🙂 Reklamlarda bile ağlayabilir hale geldim.A.T.: Japonya'da yaşayan birinin klasik bir günü nasıl geçer? Bir japon bir gün içinde hangi aktiviteleri yapar?Bir Japonun günü eğer çalışıyorsa sabahtan akşama iş yerinde geçer. Mesai çok normal sayılır ofis çalışanlarında. Ev hanımı ise hava güzelse mutlaka yorganları, yatakları balkonlara atarlar. Neden bilmem ama her gün çamaşır yıkarlar. Mutfak işleri de uzun sürüyor, malum burada bulaşık makinesi kullanılmıyor. Her şeyi elde yıkıyorsunuz. Ve yine anlamadığım bir şekilde market alışverişlerini günlük yaparlar. bir adet domates almaya markete giderler yani. Akşam dışarı çıkan Japonlar için en meşhur eğlence izakaya – Japon restoranı ya da karaoke çünkü sabaha kadar açık karaokeler.A.T.: Uzaktan bakınca Japonlar çok utangaç, çok saygılı, barışçıl ve çalışkan insanlar gibi duruyor. Sence öyleler mi? Japonların en beğendiğin ve en beğenmediğin yönleri?Ben kişisel olarak Japonların utangaç olduğuna inanmıyorum. Kesinlikle en büyük yalan bu. Ama herkes "ben utangacım" yalanı ardına sığınıyor. Sürü psikolojisi çok etkili burada. "Aman utangacım ben" deyip etliye, sütlüye karışmıyorlar böylece. Saygılı ve barışçıllar genel olarak buna katılıyorum. Japonların en sevdiğim yanı dakik olmaları. Sevmediğim ise dedikoducu olmaları. Kadın, erkek çok fazla dedikoducular.Japonlarda sürü psikolojisiA.T.: Japonların banyo kültürü ile de çok söylenti dolaşıyor ortalıkta. Ailecek aynı küvette aynı su ile yıkandıkları söyleniyor, doğru mu? Japonya'da banyo kültürüne alışmam biraz zaman aldı. Ofuro kültürü biraz ürkütücü ilk duyduğunuz zaman. Küveti 1 kere dolduruyorsunuz ve bütün aile aynı suda yıkanıyor. Küvetlerde aynı suyu tekrar ısıtma teknolojisi var. Tabii önce küvet dışında duşunuzu alıp, sonrasında küvete oturuyorsunuz. Aynı anda eşler, kardeşler hatta kuzenler bile oturabiliyor. Japonlar için bir terapi adeta. Orada sohbet ediyorlar ya da dinleniyorlar. Ben eşim harici ve Allah nasip ederse çocuklarım harici başka hiç kimse ile aynı suyu kullanmak istemem. Kendi ablam ve kardeşlerim de buna dahil 🙂 Başlarda beni rahatsız eden ofuro kültürü şimdi uzun Türkiye tatillerinde özlediğim şeyler listesinde ilk 5'e giriyor 🙂 A.T.: Japonya'da devamlı deprem olduğunu biliyoruz. Senin bu duruma alışman zaman aldı mı?Japonya'da yaşayınca ister istemez depremle ve deprem fikriyle yaşamaya alışıyorsun. Başlarda korkuyordum. Ama artık evlerin sağlamlığına güvenim tam olduğundan eskisi kadar panik olmuyorum. Eskiden çantamı kapıp evden çıkmaya hazır oluyordum. Şimdi ise hemen tvyi açıp nerde, kaç şiddetinde olduğuna bakıyorum sadece.Japonya'da deprem olduğundaA.T: Yani Japonya'ya gezmeye geldiğimde deprem olursa korkmama gerek yok, öyle mi?Yok 🙂 Zaten anca birkaç çatının kiremiti düşmüş olur o kadar. Denize yakınsan bıraz tırsabilirsin.A.T.:Türkiye'den gelen biri Japonya'ya ayak bastığında nelere şaşırır?İçecek makinelerinin bolluğuna, ulaşım araçlarının dakikliğine ve merkezi sokaklar hariç yolların boşluğuna şaşırabilirler. Bir de tuvaletlere! Kendinden ısıtmalı teknolojisi sayesinde soğuk kış günlerinde bile sıcacık klozete oturuyorsunuz.A.T.: Japonya'yı gezgin dostu olarak görüyor musun? Gelecek olanlara tavsiyelerin var mı? Yapılmadan dönülmeyecek aktivitler neler?Bence gezgin dostu değil. Ada ülkesi olduğu için yıllarca kapalı kalmış. Bu yüzden insanı da sistemi de pek alışkın değil turiste. Tabii ki meşhur turistik bölgelerde zorluk çekileceğini sanmam. Ama görece küçük bir yere gidilirse kesinlikle zorlanılır. Çünkü tabelalar sadece Japonca, menüler de öyle.Bir de ülkede döviz ve yabancı kredi kartı geçen yerler çok çok çok az. ATM'ler 24 saat açık değil. Belirli saatte ve günlerde kapanır ATM'ler. Ve yabancı banka kartları geçen ATM bulmak da zor. Bu da demek oluyor ki paranızı Yen olarak yanınızda taşımanız en mantıklısı ama miktar fazla olursa insan endişelenebilir. Bir de pahalı bir ülke. Ulaşım ve konaklama özellikle çok pahalı. Japonya'ya gelince mutlaka Tokyo ve Kyoto görülmeli derim ben. İki şehir arasında yaşayacağınız şok büyük olacaktır. Bir de mutlaka sakura mevsiminde burada olunmalı bence. Japonya'da sakura zamanı NisandaA.T.: Son olarak, Japonya'da yemek kültürü de ilginç. Gezginlere mutlaka yemelerini önereceğin yiyecekler neler? "Bunu yemek cesaret ister" dediğin bir şey var mı? Japon yemeklerini şimdi lezzetli buluyorum. Ama başlarda çok zorlanmıştım. Japonya'da yemek yemek 2 kesim için çok zor. Helal yemek arayanlar ve vejetaryanlar. Yemeklerin içinde domuz eti olmasa da mutlaka domuz yağı ya da bulyonu kullanılır. Eğer bu iki başlık sizi etkilemiyorsa sizi bolca lezzetli yemekler bekliyor. Benim favori yemeklerim tenpura, udon ve soba. Özellikle tarihi tapınaklara yakın restoranlarda yenilen sobalara bayılıyorum.Japon yemekleriCesaret isteyen yiyecek ise tabii ki natto (çürük fasülyeden yapılıyor) ve fugu balığı ( zehirli balık, sertifikalı aşçılar tarafından servis edilebiliyor sadece). Ben 7 senedir ikisinden de yemedim 🙂 Samimi cevaplarından ötürü Sergül'e çok teşekkür ediyorum.Japonya çok farklı bir ülke, hakkında daha fazlasını öğrenmek için herkesi Sergül'ün videolarını izleyip yazılarını okumaya davet ediyorum. Genel kültürünüze katkısı büyük olacak, eminim!Youtube'da Sergül Kato ve Japonya'da Günlük Hayat kanallarına üye olabilir,Yolun Neresindeyim isimli bloğunu okuyabilirsiniz.Benim daha sonraki röprtajlarım ve yeni gezi yazılarım için de Facebook sayfamı beğenebilirsiniz…Bunu paylaş:Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)İlgili Paylaş Röportaj