Paris Gezi Notları31 Ekim 201242 YorumKategori : Fransa , Paris , Yurt dışı Seyahatleri24 Yine aylar öncesinden yapılmış bir kurban bayramı planı. Bu sefer kalabalık bir grubuz: annem, babam, 2 kardeşim, Hale'nin üniversite arkadaş grubu…Gitmeden önce yine bloglar tarandı, ekşisözlük hatmedildi… Söz konusu Paris olunca bilgiye ulaşmak kolay, çünkü Paris Türklerin en çok tercih ettiği yurtdışı şehriymiş. 2012'de de Dünya'da en çok ziyaret edilen 2. şehirmiş (1.lik Londra'da).Paris'in popüleritesinin bu denli yoğun olması otel fiyatlarına da yansımış 🙂 Konaklama fiyatları uçmuş… Biz de gezmeye gittiğimiz yerlerde otele çok para vermeyi gereksiz buluyoruz. Çünkü odaya sadece uyumaya gidiliyor. Araştırmalar sonucunda kaldığımız yerlerden bahsetmek gerekirse…Opera civarıHale(kardeşim), eşi ve arkadaşları www.feelparis.com 'dan bir apartman dairesi tuttular. 6 kişi bir evde kaldılar ve 1 geceliği kişi başı 37 euroya geldi. O tarihte bu kadar ucuz fiyata bir otelde kalmak mümkün değildi. Tuttukları yer Opera adı verilen muhitteydi. Evin konforundan çok memnun kalmasalar da uygun bir opsiyon olduğu için çok şikayet etmediler.Biz de annem, babam, Müge(küçük kardeşim) ve Olgun bir otelde kaldık. Gidiş dönüş tarihlerimiz uymadığı için apartman dairesine yönelmedik. Otelimizi booking.com'dan ayarladık, yine Opera bölgesinde Prince Albert Opera adlı otelde kişi başı 1 gecelik fiyat 55 euroya geldi. Burası düşük beklenti ile gidilirse beğenilmeyecek bir yer değildi 🙂 Asansörü ve koridorları çok dar, odaları ise karanlık diye annem tarafından beğenilmemiş olsa bile lokasyonu ve temizliği ile kendini affettiriyordu.Konaklama için Opera bölgesini şiddetle öneriyorum. Burası Galleries Lafayette ve Printemps alışveriş merkezlerinin olduğu, sokak satıcılarının ortamı şenlendirdiği çok canlı bir muhit. Ulaşımı da gayet rahat. Alışveriş merkezlerine yakınlığı sayesinde aldıklarınızı otel odasına bırakıp alışverişe devam edebiliyorsunuz 🙂Opera – ParisParis'e uçak ile gelip Charles de Gaulle (CDG) havalimanında indiyseniz buradan çıkmadan metro biletini alabilirsiniz. Turist info gibi bir büfeden alınıyor biletler. Biz Disneyland ve havaalanına giden hatlarda da geçerli olan 5 günlük bir bilet aldık. 53.40 euro luk bu bilet sayesinde bol bol metro kullandık. Aynı bilet ile otobüs de kullanabiliyorsunuz. Sınırsız kullanım biletlerinin 1,2,3 günlük olanları veya daha az bölgeyi kapsayanları da var. Veya bindikçe öderim diyorsanız bizim gittiğimiz tarihte tek yön bilet fiyatı 1.8 euroydu.Metro haritası karmaşık gibi görünse de 2. gün her şeyi çözmüş oluyorsunuz. Keşke bizde de olsa dedirten bir ağ var, her yere uzanıyor. Gece 1den sonra metro kapanıyormuş, sabah da 5.30 da ilk sefere başlıyormuş.Paris Metro HaritasıParis'e adımımızı atar atmaz başımıza gelen olayı paylaşmak istiyorum. Yanımıza kötü giyimli bir kadın yanaşıyor, yerden bir şey alıyor gibi yapıyor, ve elindeki altın görünümlü yüzüğü bize uzatıyor. İngilizce olarak "Bunu yerden buldum, sizin mi?" diyor, bizim olmadığını söylüyoruz. Yüzüğü ısrarla bize vermeye çalışıyor "Sizin değilse bile alın, ben bunu size vermek istiyorum" diye ısrar ediyor. Muhtemelen bize yüzüğü verip para isteyecekti. Biz kadını reddettik ve yolumuza devam ettik. Meğer bu çok yaygın bir dolandırma taktiğiymiş Paris'te. Bir de ortalıkta anketör görünümlü "Do you speak English" diye soran birilerine rastlıyorsunuz sürekli. Onlara da hiç prim vermeyin derim. İstanbul'da 5 yıl yaşayıp yendiğim metropol korkusu Paris'te yine ortaya çıktı ve burada hep çantama bakarak gezdim.Güvenilir olmasa da feci güzel bir şehir olan Paris'in en ünlü caddesi "Avenue des Champs-Élysées" yani Şanzelize. İtiraf edeyim, Şanzelize'nin bu şekilde yazıldığını öğrenmem çok uzun bir geçmişe dayanmıyor 🙂 Bu caddenin bir ucu Concorde meydanı ve dikilitaş, diğer ucu ise Arc de Triomphe yani Zafer Takı.Zafer takıAvenue des Champs ElyseesŞanzelize'de neler mi var, ünlü markaların muhteşem dizaynlı vitrinlere sahip mağazaları, sevimli pasajlar, fast food restoranları ve makaronları ile ünlü La Durée pastanesi… Mümkünse mağazalara dalın, bol bol alışveriş yapın, ara sokaklara girip çıkın ve La Durée'de bir makaron molası verin. Ben en çok green apple ve orange blossom aromalıları sevdim ama zevkler farklı olabilir tabii 🙂 Dünyaca ünlü pastane LadureeBirer ısırım makaronConcorde Meydanı'nın hemen gerisinde Jardin des Tuileries diye bir park var. "Gözümüz park görsün" diyor ve geziyoruz. Bu parkın bir ucu Concorde meydanı, diğer ucunda ise Louvre müzesi var.Concorde MeydanıLouvre Müzesi dünyaca ünlü Mona Lisa ve daha bir çok önemli eser barındıran bir yer. Günlerce gezsen bitmez diyorlar, biz de hakkını veremeyiz diye düşünüp girmedik. Girmeyebilirsiniz ama Louvre'un etrafında aşağıdaki pozları vermediyseniz Paris'e gittiğiniz sayılmaz 🙂 Müze salı günleri kapalıymış, bilginize…Louvre müzesi önündeyiz, piramidin tepesini tutturmak hiç de kolay değil 🙂Babam başarmışMusee d'Orsay yani Orsay müzesi de Paris'in 2. önemli müzesi. Eski bir tren garını müze haline getirmişler. Seine nehri kenarında gezerken buraya da uğramayı ihmal etmeyin. Orsay MüzesiSeine nehri Paris'e can veren, güzellik katan bir nehir. Etrafında yürüyüp, hediyelik eşyalara bakıp, köprülerde fotoğraflar çekilin. Hatta bir nehir turuna katıldık biz. Kişi başı 13 euro idi. Bu nehir turlarının yemekli olanları da varmış ve fiyatları 25-30 eurodan başlıyormuş. Nehir turlarının kalkış durağı Pont Neuf, Notre Dame'a çok yakın.Siene Nehri kenarındaGüzel bir havada nehir turu yapılmalıSeine Nehri üzerinde uğramanız gereken köprülerden biri "Pont des Arts" yani Kilitli köprü, veya Aşıklar köprüsü. Sevgililer bu köprüye asma kilitlerini asıp anahtarını nehre atıyorlar ki aşkları ölümsüz olsun. Bir diğer köprü de Pont Alexandre III. Sanatsal bir köprü, tasarımı, üzerindeki heykelleri, sokak lambaları ile hayran bırakıyor.Notre Dame Katedrali de Paris ünlülerinden. Kamburunu bilmeyen yoktur. Burası da Seine nehri üzerinde bulunuyor. Bir kısmı tadilattaydı biz gittiğimizde.Notre Dame KilisesiVe en önemli Paris ikonu, Eyfel Kulesi, yani Tour Eiffel… Meğer kule Parisli'ler tarafından hiç beğenilmeyen, metal yığını olarak görülen bir yapıymış. Şöyle de bir hikaye anlatılagelir, Fransız yazar Guy de Maupassant kule inşa edildiğinde Paris'i terketmiş, ama şehre her geldiğinde de kulenin 1. katındaki kafelere otururmuş. Bu davranışının sebebi sorulduğunda da “Burası Paris’in en güzel göründüğü, yani Eyfel kulesinin görünmediği tek yer de ondan” diye cevap vermiş.Parislilerin "metal yığını" demeleri boşa da değil aslındaYine de uzaktan estetik bir yanı var, veya gözümüz alışmış 🙂Her ne kadar beğenilmese de Eyfel kulesi hem Paris'in hem de Fransa'nın sembolü haline gelmiş. Önünde fotoğraf çekilmezse olmaz! 300 m uzunluğundaki kuleye çıkmak en önemli Paris aktivitelerinden olsa gerek. Öncelikle önündeki kalabalığı ve sırada geçecek zamanı gözönünde bulundurmak lazım. Kulenin 1., 2. ve en üst katına çıkılabiliyor. İlk 2 kata asansör veya merdiven ile çıkılabiliyor. Merdiven daha az beklemeli, daha ucuz ama daha yorucu seçenek. Paris'te eğitim gören bir kaç arkadaşımızın tavsiyesi üzerine biz Eyfel'e değil, Montparnasse'a çıktık. Sebebi de Eyfel kulesini ışıklı bir şekilde görmek ve sıra beklememekti. 200 m uzunluğundaki kuleye çıkış 13 euro idi. Hava soğuk, tripodumuz kısa olduğu için oldukça titrek fotoğraflar çekmiş olsak da enfes Paris manzarası beynimize kazındı…Montparnasse'ın tepesinden ParisParis manzarasının bir başka adresi de Montmarte tepesi. Burada Sacre Coeur Kilisesi karşılıyor bizi. İlginç bir mimariye sahip kilisenin içine girebilirsiniz. Biz gece çıktığımız için dış cephe aydınlatması binayı sarı renk göstermiş, normalde beyaz. Daha sonra kilisenin arka tarafına geçip Montmare bölgesinin meşhur ressamlarıyla tanışabilir, ayaküstü karikatürünüzü çizdirebilirsiniz. Bu bölgede hediyelik eşyacılar ve kafeler var. Meşhur kırmızı değirmen Moulin Rouge da bu bölgede.Montmare Tepesinden ParisBizim Paris'te olduğumuz tarihte ne tesadüftür ki yakın arkadaşımız Serkan da Paris'teydi, Sacre Coeur'un önündeki merdivenlerde buluşup bir kafeye oturduk, şarap peynir eşliğinde şirketler kurduk, memleketi kurtardık 🙂Sacre Coeur kilisesiParislilerin en çok takıldığı bölge St Germen ve St Michel caddelerinin olduğu bölge. Notre Dame'a çok yakın olan bu caddeleri zevkle gezdik. Ünlü "Cafe de Flore" de St Germen caddesi üzerinde. Servis kalitesini bilemiyorum ama orası da görünürde bütün Paris kafeleri gibi sandalyeler dışarı bakar şekilde konumlandırılmış bir kafeydi.Cafe de FloreSt Michel caddesine gelmişken Jardin du Luxembourg yani Luxemburg Bahçesine uğramalısınız. Çünkü huzur burada satılıyor… Güneşli bir pazar sabahı aileler o kadar keyifli zaman geçiriyorlardı ki, park kültürümüzün olmayışına isyan etmeden geçemiyorum.Luxemburg BahçesiLuxemburg Bahçesi'nde güneşli bir pazar sabahıGittiğim yerlerde vaktim olursa oraya özgü gösterilere gitmeyi çok severim. O yüzden Trip Advisorda Paris'te yapılacaklar listesinin üst sıralarında yer alan "How To Be A Parisian in One Hour" adlı gösteriye gitmeye karar verdik. "Fransızların İngilizcesi iyi olmuyor, ya bir şey anlamazsak" endişesine gerek yok, gayet anlaşılır, komik, eğlenceli ve öğretici. Tek kişilik olan gösteri, 1 saat sürüyor ve Parislilerin tipik davranışlarını anlatıyor, genelde Amerikalılar ile kıyaslıyor. Fransızların, özellikle Parislilerin oldukça suratsız, ukala, yer yer kaba, fiziğine önem veren, bol sigara içen tipler olduğu esprili bir dille anlatılıyor. Biz çok güldük.Bir başka Paris turist aktivitesi de revü. Bunun için ünlü 2 seçenek var, 1si Moulin Rouge, bir diğeri de Lido Show. Biz fiyat ve lokasyon avantajından dolayı Lido Showu tercih ettik. Yeri Şanzelize üzerinde. Yemekli veya sadece içecekli veya sadece revü şeklinde seçenekler var. Genelde 2 oturum şeklinde yapılıyor gösteriler, 21.00 seansı daha revaçta ama daha pahalı. Biz haftaiçi 23.30 seansına 50 euroya bilet aldık. Lido Show için oldukça ucuz bir fiyat. Ha 50 euroluk bir gösteri mi diye sorarsanız aslında değil… Çıplak kadınlar çok da zor olmayan figürlerle dans ediyorlar. Bir kaç jonglör gösterisi ilgi çekiciydi ama onlar bile topları düşürdü… 23.30 seansına giderseniz show bitene kadar metro kapanmış oluyor ve kalacağınız yere taksi ile dönmek durumunda kalıyorsunuz.Fotoğraf çekmek yasaktı, çaktırmayın!Lido show için ekstra kıyafet götürmüştüm, çünkü gece elbisesi gibi şık kıyafetle girilebileceği yazıyordu her yerde. Fakat hava o kadar soğuktu ki götürdüğüm şeyi giymeyi düşünemedim bile. Zaten de görevliler normal günlük kıyafetimizle girebileceğimizi söylediler. Kazak, kot, çizme ile girişe izin varmış, çok salaş olmadıktan sonra kıyafet konusunda fazla kasmaya gerek yokmuş 🙂Alışveriş faslına gelirsek… Chaussée d’Antin metro durağında indiğinizde Galeries Lafayette alışveriş merkezine kolayca ulaşıyorsunuz. Galeries Lafayette önündeki sokak satıcılarının tezgahlarına da göz atmayı unutmayın, çok değişik ürünler var. Lafayette'in 6. katına yani hediyelik eşyalarının olduğu bölüme bayıldım ben. Buradan Fransız şarapları, Paris temalı kutular içinde bisküviler, ilginç tasarımlı Paris hatıraları alınabilir. Bir de her yerde afişini gördüğüm Kusmi Tea ürünlerini de burada buldum. Merak edip aldım ve çaysever biri olmadığım halde Kashmir Tea diye bir çeşidinin bağımlısı oldum, bitmesin diye azar azar kullanıyoruz.Sokak satıcılarıGaleries Lafayette alışveriş merkezinin içi saray gibiydiEczaneler de bir başka güzel, bir başka ucuzmuş Paris'te. Meslektaşlarıma ayıp olmasın ama kozmetiğe meraklıysanız uğramanızı öneririm 🙂 Paris'te kahvaltı anlayışı kruvasan eşliğinde kahve… Bunu denediğimiz gün kahvaltıdan 1-2 saat sonra karnımız zil çalmaya başlayınca bir daha tekrarlamaya gerek duymadık ve kahvaltıda sandiviçe karar kıldık.Akşam yemeği için çok popüler mekanlardan biri "Relais de Entrecote". Burası rezervasyon yapmayan, akşam saat 7 de açılan bir yer. Eğer burada yemek istiyorsanız restoran açılmadan gidip sıraya girmeniz gerek. 7den sonra giderseniz de kapının önündeki sıraya katılıp bekleyebilirsiniz. Eti tek seferde değil, soğumaması için 2 seferde sunuyorlar.Türk yemeği özlerseniz Strasbourg St Denis metro durağında inip Derya Restorantı sorabilirsiniz. Biz orada da yedik, çok beğendik, kana kana ayran içtik, iyi geldi 🙂Paris'te krep çok meşhur. Tavsiye üzerine tatlı olanlardan değil, peynirli ve tavuklu çeşitlerinden denedik. Gerçekten lezzetli ve hafifti. Montparnasse civarı krepçilerin yoğun olduğu bir bölge.Yediğimiz kreplerVaktiniz varsa 1 gününüzü de Disneyland'a ayırmayı unutmayın. Benim Disnayland yazım için buyrun bu tarafa.Bu arada gezi araştırması yaparken en çok yararlandığım site http://www.gezipgordum.com/tag/paris-gezisi/ oldu. Site sahibini tanımıyorum ama çok güzel hazırlamış, mutlaka incelenmeli.Bir de Paris'te gezilecek yerlerin haritadaki konumlarını kabataslak gösteren bir harita ekliyorum, plan yaparken yararlı olacağına inanıyorum.Paris'te gezilecek yerlerParis gezmekle de anlatmakla da bitecek bir yer değil. Havanın kapalı, soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen Paris milyonlarca hayranına bir de beni ekledi. Kaç kere gitsem de bıkmam diye düşünüyor, herkesin yolunun bir gün Paris'e düşmesini diliyorum 🙂Bunu paylaş:Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)İlgili Paylaş Alışveriş , Avrupa tatili , Fransa tatili , kültür turu , Pariste yapilacaklar , Şehir turu