Gelebeç Butik Kafe18 Ekim 20145 YorumKategori : Mekan4 Kafelerin ruhu olur mu? Tabii ki olur… Günlük hayatın koşuşturmasından kaçmak, iş hayatının kirinden arınmak için boş zamanlarımızı kendimizi "iyi" hissettiren yerlerde geçirmeyi tercih ediyoruz hepimiz.Ruhu ruh halimize uyan, huzurlu ve mutlu hissettiren mekanları keşfetmek için de gerek sosyal medyada, gerekse arama motorlarında araştırmalar yapıp, "abi yeni bir yer keşfettim, süper" diyen dostun ağzının içine bakarız. Yalansa yalan diyin!İşte böyle tatlı, doğa içinde, huzurlu bir yerden bahsedeceğim şimdi. Ama İstanbul'da değil… Bütün güzel mekanlar İstanbul'da olmak zorunda mı ki canım… Biraz da Söke'de gezelim (memleketim olur).Günün konusu: GELEBEÇ BUTİK KAFESöke'nin Didim ve Bodrum yolu üzerinde olduğunu hatırlatıp, Kuşadası'na yarım saat mesafede bulunduğunu belirterek İstanbullular'ın da dikkatini çekmeyi başarabiliriz belki. Yazın uğrarsınız siz de…Güllübahçe, eskiden Söke'nin bir beldesiydi, şimdi ise büyükşehir yasası ile mahallesi oldu. Çok nezih, temiz bir mahallemizdir. Gerçekten güller açar ana caddesinde bile. Yazın geldiyseniz Gelebeç tepesine tırmanırken zakkumlu bir yoldan geçersiniz, içiniz açılır.Güllübahçe'nin yamaçlık bölümünde eskiden bir Rum köyü varmış, köyün ismi Gelebeç imiş. Mübadeleden sonra boşaltılan bu bölümde Rumlardan geriye kalan Aziz Nikolas Kilisesi ve birkaç ev var… Evler, taş ve ahşap kullanılarak yeniden inşaa edilmiş, doğal doku bozulmamış. Kilisenin yolu da taşlık.Gelebeç'ten manzaraBurada eşsiz bir Söke ovası manzarası hakim. Yeşil bir deniz gibi düşünebilirsiniz. Pamuk zamanı beyaz bir deniz, kışın da sarı topraktan bir manzara… Eskiden gerçekten de denizmiş bu ova, Büyük Menderes alüvyonları ile doldurmuş.Binnaz Hanım ve eşi Coşkun Bey, bu güzel doğa ve tarih kesişimi noktada yıllardır içinde yaşadıkları taş evlerini kafe – restorana çevirmeye karar vermişler. Ne kadar da iyi etmişler… Sayelerinde kafa dinleyip keyif yapabileceğimiz bir mekana sahip olduk.Gelebeç Butik Kafe, Güllübahçe'deBu taş evin terası artık çok şirin bir restoran Gelebeç Butik Kafe'ye ayak bastığınız an "ay ne güzel bir yere geldim" hissi kaplıyor her yanınızı. Etraf o kadar hoş detaylarla süslenmiş ki, her köşesinin fotoğrafını çekip instagrama koyasınız geliyor…Her köşenin fotoğrafını çekip Instagram'a koyduğum da oldu…Binnaz Abla ve Coşkun Abi buranın kendi evleri olduğu gerçeğinden uzaklaşabilmiş değiller, o yüzden her gelenle el sıkışıp tanışıyorlar. Kafelerine gelen her müşteri onlar için evlerine gelen misafir. Gerçekten de öyle, çünkü hala bu mekanda yaşıyor onlar… Böyle sıcak bir karşılamanın üzerine memnuniyet temeli de kurulmuş oluyor zaten…Mümkünse hava kararmadan gelin ki manzaradan istifade edin. Yemekleri ve mezeleri çok güzel, her şey Binnaz Abla'nın denetiminde! Alkol var, keyif var, kahve var, özel demlenmiş çayı var… Keyfe diyecek yok. Bazı akşamlar spontane gelişen sazlı sözlü türkü geceleri bile var… Kışın da gidebilirsiniz, içeride şöminesi var…Haziran ayında ailecek gitmiştikManzarası Söke OvasıKafenin kış bölümüBütün yemek ve misafir faslı ile kendileri ilgilendikleri için sabah kahvaltısı servis edemiyorlar, kafe öğlen gibi hizmet vermeye başlıyor.Diyelim alkolü fazla kaçırdınız, veya ortamı çok sevdiniz, eve dönesiniz gelmedi… Sizi misafir edebilecekleri 2 tane de güzel mi güzel odası var.Misafir odalarının dekorasyonu da çok özenliydi. Her ayrıntısını incelemek istiyor insan.Gelmişken Güllübahçe bebeği ile de tanışın. Yemenisi, şalvarı, patikleri ile Güllübahçe kadınlarının geleneksel görünümünü yansıtıyor bu bebekler.Güllübahçe bebekleri el yapımıGelebeç Butik Kafe'nin facebook sayfasını beğenmek için tık tık… Buradan iletişim bilgilerine ve adresine de ulaşabilirsiniz.Bu güzel mekan Güllübahçe'de tam da Aziz Nikolaos Kilisesi'nin yanında. Aziz Nikolaos kilisesi Noel Baba anısına yapılmış, şu an bakımsızlıktan dökülüyor. Umarım bir gün kıymetini bilip biraz düzeltir, bir daha duvarlarına Faruk kalp Sermin yazmayız…Daha önce Doğanbey köyü yazımda da bahsetmiştim bu kiliseden, bahçesinde bir de kemiklik bölümü var. Mutlaka içine bakın, şaşırabilirsiniz!Kemikliğe bir göz atmayı unutmayın!Yine buralara gelmişken 5 dakika uzaklıktaki Priene Harabeleri görülmeli. Priene antik şehri eski şehir planlamacılığının en güzel örneklerindenmiş. Tiyatrosu, tapınakları, agorası, şehir surları gibi kalıntılarını görebiliyormuşuz hala… Eskiden buranın liman kenti olduğuna şaşırmamak imkansız..Gittiğiniz antik kentlerde "Eski zamanlarda makineler yokken bu kadar ağır taşları üst üste nasıl koyabilmişler" muhabbeti yapmayanı da Türklük'ten atıyorlarmış, ona göre!Priene görseli Google'dan (şimdilik)Ben de uzuuuun zaman önce gitmiştim Priene'e, tekrar gidip buraya bir kendi çektiğimiz bir fotoğrafı eklemek borcum olsun.Kısacası İzmir'den, Aydın'dan bir pazar gezmesine çıkıp Priene'i gezip, Güllübahçe'de Aziz Nikolas'a selam verip Gelebeç Butik Kafe'de bir şeyler yiyip içmek hoş bir aktivite olabilir. Yakınlarda bir başka antik kent Thales'in memleketi Milet de var. Günü uzatalım derseniz Doğanbey çok güzel bir köy (o da artık mahallemiz oldu aslında). Didim'e de Kuşadası'na da çok yakınsınız, deniz havası alabilirsiniz…Ben bu mekanı çok beğendiğim için sevgili Sergül'e de göstermek istedim. Anne, teyze ve kardeşlerimizi alıp gittik 5 çayına. Sergül'ü tanıyor olabilirsiniz, Japonya'da yaşıyor, çok ünlü bir bloggerdır kendisi… "Yolun Neresindeyim" isimli bloğunda Sergül'ün Gelebeç Butik Kafe hakkında yazdığı yazıyı okumak ve orada çektiğimiz videoyu izlemek için buraya tık tık…Sergül'ün Japonya maceralarını izlemek için ise Youtube'daki Sergül Kato kanalına üye olabilirsiniz.Gelebeç Butik Kafe hatırasıBunu paylaş:Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)İlgili Paylaş ege köyleri , izmir mekan , izmirde pazar aktiviteleri , söke