Dalmaçya kıyıları, Split ve Zadar ne kadar muhteşemdi….
Dubrovnik zaten en güzel, en eski, en büyüleyici şehirdi.
Hırvatistan’da bir doğa harikası Plitvice Gölleri Milli Parkı’nı yağmur izin verdiği ölçüde gezdik…
Ve son durak başkent Zagreb!
O kadar güzel yerler gezdikten sonra bana sönük gelen bir şehir oldu. Dalmaçya kıyılarından sonra Zagreb’e gelmek Ege sahillerinden sonra Ankara’ya gitmiş gibi hissedirdi…
Şimdi fotoğraflara bakınca “aslında o kadar kötü bir yer değilmiş” dediğime göre belki ıssızlığından hoşlanmadım. Gayet yeşil bir başkent olması dikkat çekici. Yaz aylarında büyük şehirlerin boşalıp sahil şeridinin patlama yapması her ülkede görülen bir olay demek ki…
Güzelim sokaklar bomboş…
Biz kiraladığımız araba ile Plitvice Göllerinden 1buçuk saatte vardık Zagreb’e. Uçakla gelindiğinde ise havaalanından merkeze otobüsler kalkıyor. Tek yön kişi başı bilet fiyatı 30 kuna (4 euro). Otobüslerle şehre yarım saatte varılıyor. Otobüs sizi otogarda bırakıyor. Otogardan ya yürüyerek ya da tramvayla gideceğiniz yere ulaşmanız gerek.
Biz Zagreb’den Splite’e giden uçağı beklerken havaalanının dışındaki parkta oyalanmıştık
Şehir içi ulaşım genelde tramvaylar ile sağlanıyor ama turistik yerler birbirine hep yürüme mesafesinde.
Zagreb’de de evleri, dükkanları odaya dönüştürüp kiralama konsepti devam ediyor. Kaldığımız odanın konumu süperdi, tasarımı ve dekorasyonu da çok hoştu. Sadece giriş sokağına sokak demeye şahit istiyordu, biraz pasaj gibiydi… Kesinlikle tavsiye edebileceğim bir konaklama oldu. Booking’den Apartments Top Center olarak aratabilirsiniz. Bizim gittiğimiz tarihte 1 geceliği 50 euro idi. Önceden de yazdığım gibi bu tür odalarda kredi kartı geçmiyor.
Kaldığımız oda böyle pasaj gibi bir sokağın içindeydi, ama sokak Jelacic meydanına açılıyordu, çok merkezi!
Zagreb’de gezilecek yerlere hızlı bir geçiş yaparsak…
Ban Jelacic Meydanı şehrin kalbi. Gezilecek yerler hep buranın etrafında. Buradaki heykel dikkat çekiyor…
Asker Josip Jelacic heykeli
Ban Jelacic Meydanı, gece…
Jelacic Meydanı, gündüz
Jelacic Meydanı, gündüz
Zagreb merkezi Yukarı Şehir (Gronji Grad) ve Aşağı Şehir (Donji Grad) olarak ikiye ayrılıyor. Yukarı şehir Jelacic meydanının üst kısmı, Kaptol ve Gradec bölgelerini içine alıyor. Aşağı şehir de Ilica caddesi ve daha güneyini kapsıyor. Biz yukarıdan başladık gezmeye…
Ban Jelacic Meydanı’nın hemen üstüne merdivenle çıktığınızda meşhur Dolac Pazarı‘na geliyorsunuz. Pazarcı teyzelerde öyle bağırış çağırış yok… Düzenli tezgahlarında sessiz sakin satış yapmayı bekliyorlar…
Dolac Pazarı
Dolac Pazarı
Dolac’da çiçek tezgahları
Zagreb Katedrali ilginizi çekiyorsa göz atılabilir. Çok adı geçen Kaptol Caddesi’nde ise hiç bir şey bulamadım, bomboştu.
Tkalciceva Caddesi “nerede bu insanlar?” sorusunun cevabı oldu. İşte bu barlar sokağındaymış millet! Biz hem gece, hem gündüz dolandık burada, en keyifli yer burasıydı.
Tkalciceva Caddesi, Zagreb’de kalabalığın tek adresi
Bu tatlı binaya selam vermeden geçmeyin, pencereleri Petibör’den!
Yukarı şehir sokaklarında dolanırken bir köşe başının ibadethaneye dönüştüğünü gördük. Buranın ismi “Taş kapı”ymış, isteyen bir mum yakabilir…
Yol ortasında minik bir kilise
Kiliseyi geçince karşıma çıkan eski bir eczaneyi de çekmesem olmazdı…
Biraz daha dolanınca St Mark Kilisesi‘nin bulunduğu Markov Meydanı’na varıyorsunuz. Paris’in sembolü Eyfel Kulesi ise Zagreb’in simgesi kesin burası. Çatısı siz deyin piksel piksel, ben diyeyim kanaviçe…
Zagreb’in simgesi
Kiliseden sonra sokaklarda yürümeye devam ediyoruz, biraz ötede gözlerimin aradığı müzeyi bulmuş bulunuyorum! Müze sevmeyenlerin bile ilgisini çekecek bir konsept “Museum of Broken Relationships” yani “bitmiş ilişkiler müzesi”. Dünya’nın dört bir yanından kişiler, biten ilişkilerine dair objeleri ilişkilerinin kısa bir hikayesi ile bu müzeye göndermişler.
Biten ilişkinin müzesi mi olur demeyin, neden olmasın?
Örneğin eski bir uyuşturucu bağımlısı olan sevgilisinin tekrar uyuşturucuya başladığını gizlice yaptığı idrar testinden öğrenip ilişkiye son veren kişi, test sonucunu göndermiş müzeye…
Sadece kadın-erkek ilişkileri değil, aile ilişkileri de sergilenmiş. Annesi tarafından 3 yaşında terkedilmiş bir genç, annesinin ona aldığı Christmas hediyesi ile katılmış müzeye.
Biten ilişkinin ardından gönderilen objeler ve ilişkinin kısa hikayesi
Bazı hikayeler dokunaklıydı, bazıları ise saçma 🙂 Olgunla çok uzun süredir birlikte olduğumuz için ona anlamsız gelse de ben hala “Bu müzeye ne gönderebilirdim?” sorusunun cevabını aramaktayım…
Farklı insanların hayatlarına ilginiz varsa (ki bir çoğumuzun var, itiraf edelim :P) bu müze size cazip gelecektir. Ama Olgun gibi “bana ne elalemden” bakış açısına sahipseniz girmeyin bile 🙂 Giriş 25 kuna (3-3,5 euro).
İçeride ilginç hediyelikler var: Kötü anılarınızı silebileceğiniz silgiler, sevgiliden ayrılıp bunalım takılırken üzerinize örtebileceğiniz battaniye gibi yaratcılık ürünü ve manevi değeri yüksek objelerden satın alabilirsiniz 🙂
Lotrscak Kulesi de yolun devamında karşınıza çıkacak. Orta çağda şehri korumak için yapılmış bu kuleden uzun yıllardır öğle vaktinde top atılıyor. Eskiden kiliselerin saatlerini ayarlaması için atılıyormuş top, ama şu an sembolik bir seromoni olduğu söylenebilir… Biz uzakta olmamıza rağmen top sesine hazırlıksız yakalanıp yerimizde sıçrayanlardan olduk! Kuleye çıkıp şehri tepeden izlemek mümkün.
Lotrscak Kulesi
Biz kulenin tepesine çıkmadık, önünden çektiğimiz bir resim…
Kulenin yanındaki park da hoştu.
Lotrscak Kulesi’nin yanındaki parkta vakit geçirilebilir
Lotrscak Kulesinin hemen altında bir füniküler var, sizi Ilica Caddesi’ne, yani aşağı şehre indiriyor. Bu tramvay dünyadaki en kısa tramvaymış, yolculuk 1 dakika bile sürmüyormuş! En kısa ise en gereksiz olabileceğinden şüphelenip parkın içinden yürüyerek aşağı iniyoruz.
Zagreb’deki kısacık füniküler
Jelacic Meydanı’nın devamındaki Ilica caddesi içinden tramvay geçmesi ile İstiklal Caddesi’ne benzese de tenhalığı ile İstiklal’in yanından geçemez.
Zagreb’in en işlek caddelerinden Ilica
Mirka Bogovica caddesi Zagreb’in kafelerinin bol olduğu bir cadde…
Mirka Bogovica Caddesi
Ünlü fizikçi Nikola Tesla aslında Sırp, ama buralarda seviliyor…
Nikola Tesla heykelinin devamındaki Nikola Tesla isimli caddede ise daha klas restoranların olduğu gözüme çarptı. Ben çok cazip bulmadım, manzara filan yok ama belki yemekler kalitelidir.
Genel olarak Zagreb’de sevdiğim caddeler, Ilica, Mirka Bogovica ve Tkalciceva oldu.
Mimara Müzesi
Aşağı şehir manzaraları
Tolkien’s House her Zagreb’e gidene tavsiye edilen bardır heralde. Opatovina Caddesi üzerinde bulunan bu barın içi orta dünya konseptinde dönemişti. J.R.R Tolkien (Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit kitaplarının yazarı) aslında İngiliz, bu bar onun evi filan değil. Bir hayranı tarafından düşünülüp hayata geçirilmiş olabilir bu kafe… Ev yapımı biraları meşhurmuş ama biz gittiğimizde taze bitmiş! O yüzden biz de başka Hırvat biralarını denedik. Gricka Vjestica marka bira favorimiz oldu.
Tolkien’s House
Tolkien’s House
Zagreb’de hediyelik eşyacı görmedim desem yeridir. Çok da aramadım ama gözüme bir şey çarpmadı…
Hırvatistan genelinde kahvaltıda “pekarna” denilen pastanelerden (fırın da denilebilir) bir şeyler alıp kafelere oturup kahve eşliğinde yemek çok yaygın. Zagreb’deki Dubrovica isimli fırını kahvaltı için tavsiye ediyorum.
Kahvaltı için tercih edebilirsiniz
Zagreb’de 24 saatten az zaman geçirdik ama yetti diyebilirim. 1 gün daha kal deseler sıkıntıdan odaya gidip kitap okuyabilirdim… Okuduğum bloglarda genelde sevmişler Zagreb’i, bizim gittiğimiz tarih yanlış olabilir. Cıvıl cıvıl bir ortam, etrafta şaklabanlık yapan sokak sanatçıları, kahkahalarla gülen gençleri ara ki bulasın…
Doğru zamanda doğru yerlerde olmayı diliyorum herkes için…
Ve Hırvatistan notlarımın sonuna geldik… 5 günlük geziden 5 yazı çıkardım, umarım sıkılmadan okudunuz. Bir dahaki yazım geçen haftasonu gittiğimiz şirin ada Midilli olacak 🙂 O zamana kadar facebook sayfamı beğenip beni instagramda (ayagimin_tozuyla) takip etmeyi ihmal etmeyin.
Yorumlar (7)
Geç cevap için özer dilerim. Her iki para birimi de geçerli. Buradan Euro götürün, orada isterseniz bozdurursunuz ama gerek de kalmıyor. Gece ulaşım kulanmadım, bilemiyorum. Havaalanı otobüsü kalkıyor her yarım saatte ama başlangıç ve bitiş zamanlarına dikkat etmek lazım.
Merhaba, temmuz başında zagreb'e gideceğiz, 2 gün kalıp rabac'ta tatil yapacağız. size bir kaç sorum var; zagreb'te euro ile mi dolaşmak lazım yoksa kuna ile mi? fiyatlar/ücretler hep euro cinsinden yazılmış her yerde. şehirde ulaşım gece saat kaçta bitiyor? havaalanı servisi 2 kişi için 25 euro yazmış, otobüs daha mantıklı her yarım saatte kalktığı kesin mi? şimdiden teşekkürler
ben gayet bilgi aLDIM.ÇOK TEŞŞEKKÜR EDERİMM.... DİĞER gezi notları gibi gayet bilgi verici:)))\r\n
Umarım sıkılmazsınız, ben abartmış olabilirim :)
Bu bilgiler benim için çok faydalı oldu çok teşekkür ederim. Temmuzda Avrupa Tenis Şampiyonası için orada olacağız. sizce doğru bir zaman mıdır? yoksa bizde mi boş zamanlarımızda çok sıkılacağız :P\r\n
Haha çok güldüm bu yoruma :) Sonradan bakınca çok kötü bir yer de değil ama kıyı şeridinden sonra bizi pek açmadı :)
merhaba\r\nbir kaç saattir blogtayım, hakkaten zagrep yazısını okurken gezerken sıkıldığınız, o ruh fena belli :) zagrep mi, ıım sıkıcı, gitmem heralde ;)