Türkiye’den direkt gidilebilen Yunan Adaları’ndan Rodos’u da gezerek seriyi tamamlamış bulunuyorum sanırım! Gerçi Artık Bodrum’dan Leros Adası’na da direkt geçişler varmış, Kalymnos ve Symi de görülecekler listesini meşgul etmeye devam edecek.
Not: 2016’da Kalymnos’u ziyaret ettim, okumak için tık tık…
Bu sene Ramazan Bayramı’nda tatil 3 gün olunca çok uzaklaşmamız sözkonusu olamadı. Zaten ben bayramın son günü nöbetçiydim, arifeyi çalıp tatilimi yine 3 güne tamamladım. Böylece 2 gece 3 günü Rodos’a ayırmış oldum. Yetti mi? Fena değildi ama yazın gidiyorsanız ve plajlara vakit ayıracaksanız 4 gün de iyi olabilir. Daha uzunu bile sıkmaz.
Bizim ekibimiz tabii ki başta bendeniz ve kocam, daha önceki gezilerimizden hatırlayabileceğiniz kardeşim Hale, eşi Hasan ve o dönem 7 aylık olan bebekleri Kerem’den oluşuyordu. Çok tatlı bir ekiptik bence.
Rodos kale içinde biz
Ekipte bir de bebek olunca ilk defa bu yazıda “Rodos’ta çocuklu tatil” için de ipuçları verebileceğim.
Bizi tanıdınız, biraz da adayı tanıyalım…
Dodecanese denilen 12 adaların en büyüğü ve yönetim merkezi olarak geçiyor Rodos. Tarihi dillere destan, taş devrinden bile kalıntılar varmış adada. Ege ve Akdeniz’in birbirine karıştığı noktada yer alması konum açısından çok kıymetli yapıyor adayı. Tarih boyunca Romalılardan Bizanslılara, ortaçağda ise şövalyelerin eline geçmiş ada.
Adaya en büyük yatırımı da şövalyeler yapmış. Adayı güçlü bir kale haline getirip “Büyük Üstatlar Sarayı”nı inşa etmişler.
1522 yılında Kanuni Sultan Süleyman adayı şövalyelerden alıyor. 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalan adada Osmanlı izleri de kolaylıkla görülüyor.
Kale ile çevrili bir “eski şehir” ve kale surlarının ardından görünen cami minaresi
1912’de ise Rodos İtalyan egemenliğine geçiyor. Yunanistan’a katılması ise 1947’yi buluyor. Dolayısıyla 1923’te yapılan mübadeleden Rodos’ta yaşayan Müslümanlar etkilenmiyor ve Türkiye’ye taşınmıyorlar. Adada hala yaşayan Türk nüfus olması da bu duruma bağlı.
Adanın en büyük yerleşim merkezi Rodos şehri. Onun dışında Lindos da adanın güney doğusunda önemli bir şehir.
Rodos Adası’na nasıl gidilir?
Öncelikle pasaportumuzu ve vizemizi ayarlıyoruz. Onlarsız geçiş yok. Vizemiz ya konsolosluklardan alınmış Schengen vizesi olacak, ya da Yunanistan’ın Türkler’e uyguladığı “kapıda vize” ye başvuracağız.
Kapı vizesi için en az 3 gün önceden bir turizm acentesi ile irtibat kurup basit birkaç belge vermeniz isteniyor. Konsolosluktan alınan vize daha uzun süreli, daha ucuz ama zahmetli iken; kapıdan alınan vize pahalı, kısa süreli ama zahmetsiz oluyor.
Detaylı bilgiler maalesef bende yok, ben halihazırda Yunan konsolosluğundan alınmış uzun süreli vizem ile hareket ediyorum.
Rodos’a Marmaris’ten haftanın her günü birkaç defa, Bodrum ve Fethiye’den de haftanın belli günleri feribotlar kalkıyor. Marmaris’ten kalkanlar zaman ve fiyat olarak en ekonomik olanı. Feribot sefer seçenekleri ve fiyatları için toplu arama yapabileceğiniz internet sitesi Feribotlines size uygun bileti bulmanız ve online satın almanız için yardımcı olacaktır. Tüm Rodos seferlerini Rodos feribot sayfalarından inceleyebilirsiniz.
2015 yılı için feribotlar Günübirlik gidip gelenler 43 euro öderken biz kalmalı gittiğimiz için kişibaşı 63 euro ödedik. Yolculuk yaklaşık 1 saat sürüyor.
Bora Jet firmasının bazı dönemlerde İstanbul’dan Rodos’a direkt uçuşları olduğunu da belirtmiş olalım. Veya yurtiçide uçakla Marmaris’e ulaşıp feribotla Rodos’a geçmeyi düşünebilirsiniz. Ucuz uçak biletleri için Ucuz uçak bileti için biletbayi.com sitesine bakabilirsiniz, gayet güzel ve uygun fiyatlı bilet sunan güvenilir bir site.
Rodos’ta ada içi ulaşım
Rodos Adası’nın çeşitli yerlerine toplu taşıma ile ulaşmak mümkün. Rodos’ta kalenin dışında Mandraki Limanı’na yakın bir yerden otobüsler kalkıyor.
Yine Mandraki limanından kalkan tekneler ile Lindos’a ve Anthony Quinn’in koyuna deniz aracılığıyla ulaşabilirsiniz. Sitesi için tık tık…
Bunun yanında sizi belli başlı yerleri gezdiren bir minitren de var.
Mini tren bilgileri
Biz günlüğü 45 euro’dan 3 günlük araba kiraladık. Kalabalık ve bebekli olduğumuz için böylesi daha rahat oldu. Arabamız 2010 model benzinli Nissan Note idi. Yunan adalarına aşırı talep olduğunu bildiğim için arabayı gitmeden şu sitedeki formu doldurarak kiraladım.
Eğer eski şehrin yani kale surlarının içinde kalacaksanız sadece Lindos’a gideceğiniz gün araç kiralamak da mantıklı olabilir.
İlk defa bu adada illa araç kiralayın diye ısrar etmiyorum, çünkü toplu taşıma diğer adalara göre daha yaygın ve park yeri bulmak biraz sıkıntılı. Park etme harici bir sorun yok, yollar nispeten geniş ve düzgün.
Rodos Adası’nda Konaklama
Rodos’ta nerede kalmalı sorusu uzun zaman aklımı kurcaladı.
Ortaçağ atmosferindeki “kale içi” bölgesinde kalmak araba kiralamaya ihtiyaç duymayacağınız için mantıklı olabilir, zira bütün atraksiyon bu bölgede dönüyor. Ama kale içine araç girmiyor, dolayısıyla bavulunuzla dar sokaklarda otelinizi arıyorsunuz… Eşyanız azsa sorun yok.
Eski şehir (old town) bölgesinin gürültülü, buradaki konaklama tesislerinin de nispeten eski ve sınırlı konfora sahip olduğunu hatırlatalım.
Rodos’un “yeni şehir” bölümü, yani kalenin dışında kalan bölümü bizim tercihimiz oldu. Rodos Casino’ya yakın birçok otel var, pansiyonlardan yıldızlı olanlara kadar… Yeni şehirde de birçok mağaza, kafe, restoran olduğu için nispeten canlı bir bölge. En önemlisi de önünde denize girebileceğiniz bir plaj var.
Ben otel rezervasyonunu “Mitsis La Vita Beach Hotel” den yapmıştım. Yunan adalarına göre pahalı bir seçimdi, ama benim harcamam gereken mil puanlarım olduğu için pek tereddüt etmeden seçip aldım. Cebimden hiç para çıkmadı.
Üstelik şöyle bir güzellik yaşadık: Otele gittiğimizde bize bir sorun çıkığını ve bizim rezerve ettiğimiz Mitsis La Vita otelde yer kalmadığını, o yüzden bizi yan otele transfer edeceklerini söylediler. Yan otel ise daha büyük ve lüks olan Mitsis Grand Hotel’di. Üstelik konaklamamızı oda – kahvaltıdan her şey dahil pakete yükseltmişler sağolsunlar.
Yunan adalarında her şey dahil otelde kalmak çok garibime gitse de birkaç öğünü otelde halledip ekonomi yapmak işimize geldi. Atıştırmalık dondurmalar ve nachoslar özenle mideye indirildi…
Konum olarak otelin deniz kenarında olması ve yeni şehirin canlı caddelerine yakın olması güzeldi.
Biz otelimizin önündeki deniz dalgalı olduğu için 5 dakika yürüyüp Casino’nun önündeki Elli Beach’den denize girdik.
Eski şehir bölgesine 5 dakikada araba ile gidiliyordu, ama 10 dakika park yeri arıyorduk. Arabasız gidilse daha ideal olabilirdi. Yürüyerek gidilse yarım saat sürerdi diye tahmin ediyorum.
Tavsiye olarak Yunan adalarında mütevazı bir oda – kahvaltıya 35 – 60 euro arası ayırmak makuldür.
Rodos’a tekrar gitsem 1-2 gece Rodos eski veya yeni şehirde kalırdım ama en az 1 geceyi de Lindos’ta geçirmek çok isterdim.
Rodos’ta gezilecek Yerler:
Rodos merkezde “old town” denilen “eski şehir” veya “kale içi” olarak bahsedeceğim bölge en önemli nokta. Ortaçağ kokan, surlar ile çevrili bölgedeki canlı sokaklarda taş binalar, şirin hediyelik eşyacılar, restoranlar, barlar ve hatta camiler bile var.
Burası Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde ve en iyi korunmuş ortaçağ kentlerinden biriymiş. Normalde ben bu ortaçağ atmosferini çok severim. Ama Rodos’takini fazla turistik buldum. Bu anlamda Hırvatistan’ın Dalmaçya kıyılarını tek geçiyorum şimdilik.
Eski şehre giriyoruz
Rodos’ta tarihi kalıntılar
Adanın bir süre İtalya egemenliğinde kaldığı belli, “meydan” kültürü var burada da. Eski şehrin kalbi Hipokrat Meydanı’nda atıyor.
Hipokrat Meydanı, gündüz
Hipokrat Meydanı, gece…
Hipokrat Meydanı’nı ortasındaki çeşmeden tanıyabilirsiniz. Bu meydana açılan birbirinden hoş sokaklara girip çıkın, hiç ummadığınız sokakta güzel mekanlar bulabilirsiniz. Hipokrat Meydanına açılan sokakların en ünlüsü Sokrates Caddesi.
Meydanda merdivenlere oturup kalabalığın nabzını tutanlar…
Rodos’un dar sokakları
Alışveriş yapabilir, kafelerde oturabilirsiniz
Sokrates Caddesi
Büyük Üstatlar Sarayı Sokrates Caddesinin sonunda, kale içi bölgesinin yüksek bir yerinde konumlanmış. Vakit varsa sarayın içi gezilmeli ve saraydan yokuş aşağı inilen Şövalyeler sokağında da yürünmeli.
Ben ve şövalye kardeş, arkamızda ise “Büyük Üstadlar Sarayı” yani “Grand Master’s Palace”
Zemini tek tek döşenmiş taşlarla bezeli Şövalyaler Sokağı
Arkeoloji müzesi de tarihe ilginiz varsa es geçmemeniz gereken bir yer.
Rodos’ta gezerken birçok cami göreceksiniz. İbrahim Paşa Camisi Rodos’ta ibadete açık olan tek camii. Bayram namazına katılmak mümkündü.
Rodos’ta camiler…
Kale içinden çıkıp yeni şehir tarafına yürüdüğünüzde Mandraki Limanını görüyorsunuz. 2 sütun üzerindeki geyiklerden tanıyabilirsiniz limanı.
Mandraki Limanı
Eskiden bu noktada geyiklerin olduğu yere ayaklarını basmış dev bir heykelin olduğuna inanılıyor. Kolossos adlı Rodos Heykeli Yunan Güneş Tanrısı Helios’u temsil ediyormuş. M.Ö 304 yılında yapılmış bu heykelin M.Ö 225’te bir deprem sonucu yıkıldığı söyleniyor.
Karpostalda gördüğümüz Kolossos Heykeli, Özgürlük Haykeli’nin abisi diyelim 😛
Milattan önce bu kadar büyük bir heykel yapılmış olamayacağını iddia eden tarih adamları olsa da, Rodos Heykeli Kolossos antik dünyanın 7 harikasından biri olarak sayılıyor. New York’taki Özgürlük heykeli de Kolossos’tan esinlenilerek yapılmış. Benzerliği gözümüzden kaçmadı değil mi?
Rodos merkezde kale içi bölgesini gezip Mandraki Limanı’na göz attıysak geriye yeni şehir sokaklarını arşınlamak kalıyor. Yeni şehirde daha çok alışveriş odaklı bir gezi yapabilirsiniz. Zara, Bershka, H&M mağazaları alışverişseverlerin emrine amade…
Rodos Akvaryumu deniz kenarında bir müze. Artık Dünyanın bir çok yerinde bulunan modern akvaryumlara göre biraz ilkel kalsa da biz zevkle gezdik. Üstelik minik Kerem daha 7 aylıkken müzeler ile tanışmış oldu. Müzeye giriş kişi başı 4 euro.
Ve Kerem Bebek balıklar ile tanışır…
Konaklama bölümünde de aktardığım gibi biz ilk gün merkezdeki Elli Beach‘de takıldık. Rodos’ta kısıtlı zamanı olup sadece merkezde takılabilecek olan tatilcilere Elli Beach’de denize girmelerini önerebilirim.
Elli Beach: Uzun, kalabalık, çakıllı ama temiz
Adada merkezde bu kadar temiz bir plajın olması şaşırtıcı. Çakıllı olan bu plaj gayet uzun ve şemsiyeler ile dolu. Açıkçası benim Yunan adalarından beklediğim tarz bir sahil değil. Ama suyu gerçekten güzel, denizin ortasında da eğlenceli görünen bir tramplen var. 1 şemsiye 2 şezlonga 10 euro ödemeniz bekleniyor ki oldukça pahalı bir fiyat geçen senelerde gittiğim adalarla kıyaslandığında.
Rodos civarındayken tarihe ilginiz varsa Rodos Akrapolü’nü, tavuskuşlarını seviyorsanız da Rodini Park‘ı gezebilirsiniz. Buralar için araç gerekli olabilir.
Rodos merkezden güneye, Lindos’a doğru inmeye başlıyoruz. Karşımıza çıkan ilk tatil beldesi Kalithea. Burada yüzebileceğiniz bir plajın yanı sıra güzel bir kaplıca tesisinin olduğunu görüyoruz. Plaj biraz kurak görünümlü geldiği için burada sadece fotoğraf molası verdik.
Kalithea Pajı
Kalithea Springs aslında eski bir hamam, ama şu an plaj olarak hizmet veriyor
Biraz daha güneye indiğimizde göreceğimiz Faliraki bölgesi de plajları ile ünlü. Aynı zamanada bir aquaparka ev sahipliği yapıyor Faliraki.
Faliraki’nin biraz güneyinde Anthony Quinn Bay Rodos’un en meşhur plajlarından. Rodos merkezden 25 dakikada ulaşılabiliyor.
Anthony Quinn’in Koyu
Zamanında Anthony Quinn bu plajı çok sevmiş ve “The Guns of Navarone” filminin bir kısmını burada çekmiş. Hatta adanın bu bölümünü satın aldığına dair söylentiler var. O yüzden koyun ismi “Anthony Quinn Bay” şekilde anılıyormuş.
Güzel mi güzel Anthony Quinn Koyu
Turistlere çok cazip gelen bu meşhur koy gerçekten yemyeşil ve tertemiz görünüyordu ama kayalıklı bir yapıya sahip. Üstelik de kalabalık.
Biz de bebekli gezginler olarak komşu koy Ladiko’ya yöneldik. Ladiko kumluk bir plaj. Suyu ise temiz, berrak ve sığ. Ailecek gidip eğlenebilirsiniz. Burada 1 şemsiye 2 şezlonga 8 euro ödüyorsunuz.
Bir gün önce Elli Beach bana istediğim Yunan Adası atmosferini yaratmamıştı ama Ladiko Beach ile bu açığı kapattık. Ladiko daha küçük bir koydu ve arkasında bir şeyler yiyebileceğiniz tavernası vardı.
Ladiko’da yüzüp restoranında atıştırdıktan sonra Lindos’a doğru devam ediyoruz.
Lindos, bir tepe üzerine konuçlanmış beyaz evleri ile merhaba diyor.
Biz Lindos’ta açılışı plajdan yaptık. Lindos’ta “küçük” ve “büyük” olmak üzere 2 ana plaj var. Biz büyük olana gittik.
Arkamızdaki tepelikte gördüğünüz beyaz evleriyle Lindos köyü
Önce plajdaki Nefeli isimli restoranda bir şeyler yedik. Ramazan Bayramı olduğu için önüm arkam sağım solum Türk’tü. Şikayet etmek için söylemiyorum tabii ki, Rodos’un ne kadar talep gördüğünü anlamanız için yazıyorum.
Lindos’ta Nefeli restoran
Nefeli’den Lindos ana plaja bakış
Lindos ana plajında yine 1 şemsiye 2 şezlong 8 euro.
Lindos’un denizinde de keyifli şekilde yüzüp sahilin tadını çıkardıktan sonra şehrin sokaklarına daldık. Şehre gitmek için arabanızı biraz erken parkedip yürümeniz gerekiyor.
Lindos’a girişteki meydandan manzara
En tepede Lindos Akropolisi var. Tarihi kalıntıları incelemenin yanı sıra süper bir manzara izleme şansınız oluyormuş. Biz hava çok sıcak olduğu için çıkmadık. Eşekler ile çıkıldığını gördük ama tercih etmedik. Bu eşekler Lindos’un simgesi olmuş durumda.
Lindos’u gezerken gördüğüm restoranlar da çok keyifliydi, bazıları deniz, bazıları da Akropolis manzaralıydı. Akropolis manzarasının gece ışıklandırması ile hoş bir ortam oluşacağını düşündüm ve bir daha Rodos’a gelirsem mutlaka 1 gece de Lindos’ta kalmaya karar verdim.
Lindos sokakları
Lindos Sokakları
Lindos’ta gördüğüm avlu içi restoranlarından biri
Lindos’un bir tarafında ana plaj varken diğer trafında ise St Paul’s Bay isimli doğa harikası bir koy var. Bu sefer buraya da gidemedik. Okuduğum kadarıyla erken gidilmesi gereken bir yermiş, aksi takdirde yer bulunmuyormuş.
Lindos’a kadar gelmişken doğaya meraklıysanız Seven Springs parkını görmeli.
Daha da zamanınız varsa veya gezilerinizde doğaya öncelik veriyorsanız adanın bir de Kelebekler Vadisi var. Adanın iç kısımlarında, Rodos merkezden 30 km uzakta bulunan vadide kelebekler en çok yaz aylarında görünüyorlarmış.
Deniz tatili yapacaksanız da bizim gittiğimiz plajlar haricinde Tsambaki ve Faliraki plajlarına da vakit ayırmak isteyebilirsiniz.
Rodos’ta zamanınız uzunsa Symi adasına da tekneler ile günübirlik geçiş yapabilirsiniz. Bir dahaki sefere mutlaka diyoruz…
Rodos’ta yeme içme:
İstemeden de olsa “her şey dahil” paketli bir otele denk gelmemiz ilginç oldu. İlk gün akşam yemeğini ve sabah kahvaltılarını hep otelde yedik.
İkinci günün akşamında Yunan yemeklerini bir de Rodos’ta deneyimlemek için sokaklara döküldük. Rodos kale içinde en çok öne çıkan 2 restoran ismi var: Romios ve Alexis. Alexis’in konumu çok daha ayak üstü, Romios’un ise bahçesi çok zevkli döşenmiş.
Biz Alexis’e gittik. Açıkçası hiç de beklediğim gibi bir Yunan sofrası değildi. Daha çok balık üzerine bir restoran, her deniz ürününü yemiyorsanız yiyecek bir şey bulmakta zorlanırsınız. Biz balık ve ortaya birkaç deniz ürünü içermeyen meze söyledik, hesabımız 4 kişi için 150 euro tuttu. Önceden gittiğim Yunan adalarında mezeli içkili sofralarda kişi başı 20 euroyu geçmeyen hesaplar ödemeye alışkın olduğum için Alexis’i pahalı buldum. Üstelik servis de epey aksaktı, 3 kere söylemeden hiçbir istediğimiz masaya gelmedi. Belki bize öyle denk geldi, bilemiyorum.
Romios’u deneyemediğimize üzüldüm, orası fiyat olarak daha makul ve yemek çeşitliliği bol olan bir yerdi.
Yeni şehir bölümünde ise Tamam Restoran bütün oyları toplamış! Burada yenilen her şey çok lezizmiş, harikaymış, efsaneymiş. Biz bir öğle yemeği için gitmeye yeltendik ama önünde birkaç saatlik kuyruk vardı. Rezervasyon kabul etmeyen Tamam Restoran’da “İlla ben de yiyeyim” diyorsanız fazla acıkmadan gidip kapının önünde beklemeye başlamakta fayda var.
Ben genelde öğlen yemeklerini plajlardaki küçük tavernalarda yemeyi tercih ediyorum ve seviyorum. Bir öğlen yemeğimizi Lindos ana plajdaki Nefeli’de yedik. Yine çok kalabalık olduğu için servis aksıyordu. Bu tür yerlerde kişi başı hesap 10-15 euro arası tutuyor.
Lindos köyünün içinde Mavrikos Taverna öneriliyor yemek için. Mavrikos’un konumu manzaralı olmadığı için öğlen yemeğinde tercih etmeniz daha isabetli olabilir. Akşam yemeği için Akropolis veya deniz manzaralı bir yer seçebilirsiniz. Biz Lindos’ta yemek yiyemedik maalesef.
Canınız Türk çayı çekerse veya bu tür mekanları seviyorsanız “Mevlana” kahvesine uğrayabilirsiniz. Dışında Mevlana yazmadığı için biraz zor bulduk ama Sokrates Caddesi üzerinde, fotoğraflardan tanıyabilirsiniz kolayca.
Rodos’ta Türk atmosferi
Mevlana Kahvesinin içi
Stani pastanesi adanın en iyi tatlılarını yapıyormuş. Buranın klasik tatlısı “Galaktoboureko” denenebilirmiş.
Biz kalenin kapılarından birinin (begonvilli kapı) hemen yanındaki Greek Deli isimli atıştırmalık şeyler satan bir kafeye oturduk. Dondurma, buzlu yoğurt gibi seçeneklerden biz, taze yoğurt seçeneğindense minik Kerem yararlandı.
Rodos’ta Alışveriş:
Eski şehrin içinde veya Lindos’ta turistik hediyelikler bol… Özellikle alın diyebileceğim bir şey yok ama belki bir Rodos şövalyesi evinizi korumaya yardımcı olabilir 🙂
Rodos’ta hediyelik eşyalar
Rodos’ta hediyelik eşyalar
Yeni şehir bölümünde ise Lacoste, H&M, Zara, Bershka gibi markaları bulabilirsiniz.
Bir süper markete girerseniz (LIDL olabilir mesela) çok ucuza (2-3 euro) güzel şaraplar alabilirsiniz.
Rodos’a çocukla veya bebekle gidilir mi?
Gezinin sonunda cevabımız: Evet! Denizi çocuklar için çok uygun. Ilık ve temiz bir su, plajlar düzenli. Bebek arabası Rodos sokaklarında rahatlıkla gezdiriliyor.
Hale bir miktar taze yoğurt yanımızda götürmüştü ama onlar bitince yoğurdu taze olarak bulmakta zorlanmadık. Mama olarak Türkiye’deki bilenen markaları bulamadık ama Kerem aldığımız mamayı sevdi çok. Mamaların sadece eczanelerde satılıyor olması da ayrıca hoşuma gitti.
Bebekleri kapın gelin
Bir Rodos gezimiz de böyle geçti. Umarım siz de bizimle gezmiş gibi olmuşsunuzdur.
Rodos Hatırası
Yazıyı bitirmeden diğer adalar ile bir kıyaslama yapacak olursak: Rodos adası güzel bir tatil noktası olmasına rağmen ben Samos ve Sakız’ı daha sempatik, daha Yunanlı buldum. Rodos biraz fazla turistik ve pahalı geldi bana. Rodos’un en güzel yanı ılık denizi ve plajları oldu benim için.
Yeni yazılarımdan, gelecek duraklarımdan haberdar olmak için Facebook sayfama, paylaştığım fotoğraflar için de Instagram’a beklerim!!
Sevgiler…
Yorumlar (16)
Esenlikler , çok güzel bir yazı olmuş. Ben de Rodos'a gittim gezi yazısı ödevim vardı yazınızdan yararlanacağım ben sizin kadar iyi yazamıyorum :)
Sıcacik bir gezi yazisi...
Teşekkürler ?
MerhaBa yazılarınıza bayıldım oldukça bilGilendirici
Tebrikler çok güzel ve detaylı gezi yazılarınız var. Elinize ve gönlünüze sağlık.
Yazınız için çok teşekürler rodosa gitmeden okudum çok yararlandim birşey EKLEMek istiyorum gitmeyi düşünenler için yenisehirde benetton mağazasının üst kısmında şemsiye satan mağazalar var hediyelik için harikalar yıldız kalp kare sekilliler fiyatlari 3 ile 20€ arasinda birde sakız şekeri almadan gelmeyin\r\n
Çok güzel bir paylaşım.Ellerinize sağlık.
anlatimdaki detaylar gayet bilgilendirici, fotograflar mukemmel. ufukta gorunen rodos gezimiz icin guzel ipuclari yakaladik. kaleminize saglik.
kEMAL bEY, ŞİMDİDEN İYİ SEYAHATLER DİLERİM. 3-4 GÜN ZAMANINIZ OLACAKSA rODOS'U TERCİH ETMENİZİ ÖNERİRİM. kOS 1-2 GÜNLÜK BİR ADA. rODOS DAHA BÜYÜK VE GEZİLECEK YERLERİ DAHA BOL.
çok keyifli bir yazı olmuş, tesekkürler. önümüzdeki bayram tatilinin hemen öncesinde İstanbul'dan Selanike otobüsle, ardından Atinaya ve Atina'dan satın aldığım ucuz uçak biletiyle Santoriniye geçeceğiz, sonrasında 3-4 gün süremiz var ve kos ile rodos arasında kaldık, ikisinden birine geçip Türkiyeye giriş yapmak istiyoruz. Sizce Kos ve Rodos adalarından hangisi ilk yunan Adaları gezimiz için daha güzel olacaktır. türkiyeye nereden giriş yaptığımızın çok önemi yok, bodrum ya da marmaris olması problem değil, istanbul'da yasadıgımız için bir şekilde yollara düşmeye devam edeceğiz. hoşça kalın...yazılara ve gezmeye devam :)
Keyifli yazınız ve güzel fotoğraflarınız için teşekkürler. Rodos kültürüyle, tarihiyle, deniziyle, gece hayatı ve yemekleriyle görülmesi gereken bir yer. Yanıbaşımızda olduğu için ulaşım da çok sıkıntı değil.