Budapeşte Gezi Notları

Son senelerde Şubat ayı seyahate çıkma isteğimin kabardığı, tatili özlediğim bir ay olmaya başladı. Yeni yılın ilk seyahatini fazla uzatmamak lazım diye de düşünüyor olabilirim.

Kışı ve soğuğu hiç sevmediğim için geçen sene Dubai'ye kaçmıştık. Bu sene de kısa bir kaçamak yaparak içinde "sıcak" olan nereye gidebilirdik?

Nasıl yazın kızgın kumlardan serin sulara atlıyorsak, kışın da serin havadan sıcak sulara dalabilirdik elbette.Ve bunun Avrupa'daki adresi olsa olsa Budapeşte olurdu. Üstelik en son Viyana'ya gitmiştim, sıralama da doğruydu. 14 şubat da güzel tarih, çok romantik olduğumuzdan değil ama şehir cıvıl cıvıl olabilir sanki. Bilet fiyatları da fena değil.  Aldım gitti o zaman…

Budapeşte'de kış böyle oluyor dediler, geldik…

Genel Bilgiler:
Budapeşte Macaristan'ın başkenti.

Macarlar Orta Asya'dan gelen bir topluluk. Göçebe bir kavim olarak gelip Avrupa'da tutunabilmek kolay değil. Çözüm olarak Avrupa'ya ayak uydurup Hristiyanlığı benimsemişler ve yerleşik hayata geçmişler.

Avrupa Hunları'nın devamı oldukları düşünüldüğünden bütün dünya onlara "HUNgary" diyor ama onlar ısrarla kendilerine "Magyar" yani "Macar" diyorlar.

Macaristan toprakları tarih boyunca farklı devletler tarafından yönetilmiş. Bunlardan en önemlisi de Avusturya. Uzun dönem Avusturya – Macaristan devleti olarak bilinen bu ülkede Habsburglar'ın izi çok derin. Şu an Budapeşte'de gördüğümüz tüm tarihi binalar Habsburglar'ın eseri.

Macaristan'ın bir bölümü de Kanuni Sultan Süleyman zamanında Mohaç Meydan Savaşı ile Osmanlı topraklarına katılmış. 150 yıl Osmanlı egemenliğinde kalan Macaristan, Karlofça anlaşması ile Osmanlı'dan ayrılıyor.

Budapeşte'de Osmanlı'dan kalan herhangi bir iz olmasa da termal su zengini bu ülkeye hamam kültürünü Osmanlı öğretmiş.

Sadece hamamlar değil, Macaristan mutfağının vazgeçilmez malzemesi "toz biber" de Osmanlı'nın mirası. Her yerde "paprika" adı altında kırmızı biber ve toz biber satıldığını göreceksiniz zaten.

Osmanlı'dan öğrenilen bir diğer madde de "kahve". Hem Macaristan'a hem de Viyana'ya şu aralar meşhur olan kahve kültürünü öğreten Osmanlıymış.

Bu bilgileri öğrendiğim an "Biz neymişiz be abi" dediğim nadir anlardan biriydi 🙂

Ülkenin dili Macarca, bizler için gerçekten anlaşılmaz bir dil. Her ülkede oranın bir kaç kelimesini öğrenip aksanını taklid etmeye çalışan Olgun bile Macarca'nın zorluğu karşısında çaresiz kaldı…

Macaristan nüfusu 10 milyon civarında olmasına rağmen bugüne kadar 12 Nobel Ödülü alınmış ve ülkede birçok icada imza atılmış. Bu parlak zekalarını dillerinin zorluğuna borçlu olduklarını düşünüyorlar 🙂 Kağıdı ıslatmayan tükenmez kalemin mucidi, rubik küpün mucidi hep Macarmış…

Bir Macar icadı: rubik küp

Avrupa Birliği'nde olmalarına rağmen para birimleri değişmemiş, HUngarian Froint, yani HUF. Yanınızda Euro götürüp Froint'e çevirtebilirsiniz.
Paraları da dilleri kadar karmaşık, sıfırları bol. Neyseki Froint'i Türk Lirası'na çevirmek kolay. Macar fiyatını 100'e bölünce TL yi elde ediyorsunuz. Örneğin bir bira 600 HUF ise 6 TL, Gulaş çorbası ise 1550 HUF yani 15,5 TL ye tekabül ediyor.
Alışveriş yaparken  sıfırlara dikkat, en kolay kazıklayabildikleri yöntem sıfır eklemekmiş.
Güvenlik açısından Budapeşte, Viyana gibi elinizi kolunuzu sallayıp rahatça gezebileceğiniz bir yer değilmiş, yankesicilere dikkat etmek lazımmış.

Havaalanından Ulaşım:

Budapeşte Ferenc Liszt Havalimanı'na İstanbul'dan yaklaşık 2.5 saatte ulaştık. Tabii başta bir İzmir – İstanbul aktarması yapmıştık. Sabah erken kalkıldığı için uyku dolu bir yolculuktu.
Havalimanından inince bavulunuzu alıyorsunuz, pasaport kontrolünde hiç soru sormuyorlar. Yani Türkler'e sormuyorlar, yanımızdaki Hintli'ye yapılan muamele çok daha farklıydı.
Havaalanı çıkışında oklar sizi taksiye veya airport shuttle denilen havaalanı servislerine yönlendiriyor. Bütçenize göre karar sizin ama bunlar pahalı opsiyonlar. Havaalanı servisi 2 kişi gidiş dönüş 9000 Huf idi.
Biz ne yaptık, havaalanındaki büfeden kişi başı 350 HUF (3,5 tl) verip bilet aldık. Hemen havaalanı çıkış kapısının dışında bekleyen 200 E numaralı otobüse bindik. 20-25 dakika sonra Kobanya Kispet durağında indik. Burada durağı kaçırmakla ilgili endişeye gerek yok, zaten son durak. Bu durakta metroya geçiş var. Metro istasyonundan tekrar bilet alıp istediğiniz yere ulaşabilirsiniz. Kalacağınız yerin adresini bilmekte fayda var. Havaalanında ve metro istasyonunda haritalar var, kolayca yolunuzu bulursunuz.

Budapeşte içi Ulaşım:

Biz seyahatlerimizde toplu taşıma kulanmayı seviyoruz. Hem ucuz oluyor, hem de lokallerle karşılaşma fırsatı oluyor. Budapeşte'de genelde yürüyerek gezdik ama son gün ayaklara kara sular inince günlük bilet alıp toplu taşıma kullandık.

Metro, tramvay ve otobüs hatları ile her yere gitmek mümkün.  Tek yön biletler 350 HUF, günlük sınırsız kullanım biletleri 1650 HUF. 10lu bilet, günlük grup bileti seçenekleri de var. Biletmatikten size uygun olanı seçebilirsiniz.

Biletler şoförden de alınabiliyor, ama 350 yerine 450 HUF oluyor fiyatı.
Aldığınız biletle her türlü taşıta binebilirsiniz.
Otobüs ve tramvayların içinde, veya metro girişlerinde turuncu kutular göreceksiniz. Bu kutulara bileti sokup onaylatmanız gerekiyor. Biletler her zaman kontrol edilmiyor ama risk alınmaz, çünkü diğer Avrupa ülkelerine göre daha sık kontrol ediliyor. Özellikle metrolarda 2-3 kez kontrol edildik.
Budapeşte metrosu dünyanın en eskilerinden. Bazı istasyonlar ve trenler çok eski iken bazı istasyonlar çok sanatsaldı.

Szent Gellert metro istasyonunda aniden karşımıza çıkan sanat

Geçen yaz annem ve babam Budapeşte'ye gittiklerinde hop on hop off otobüsler ile gezmişler. Türkçe anlatım da varmış, çok memnun kalmışlar. Tavsiye ediyorlar. Zamanınız azsa iyi bir fikir olur.

Budapeşte'de Konaklama:

Budapeşte'nin iki yakası var: Buda ve Peşte. Konaklamayı Peşte'de yapmakta fayda var, zaten restoranlar, barlar, canlı sokaklar hep Peşte'de.

Otelimiz La Prima Fashion Budapest Vaci Utca Caddesi'nde Tuna Nehri'ne çok yakın konumdaydı. Konum olarak çok iyiydi. Lüks olmasa da konforu fena değildi. 3 geceliğine 650 tl verdik. Kahvaltı dahil.

Geziden önce otel bana mail atıp Budapeşte hakkında bilgiler verdi, 14 şubat için yemek önerisinde bulundu. Hizmetinden memnun kaldım doğrusu.
Bu rezervasyonu Booking'den değil, Hotels.com üzerinden yaptım. Çünkü Hotels.com 10 gece konaklamaya 1 gece bedava hediye ediyor. Reklam olsun diye yazmadım valla, ben yeni öğrendim, sizle de paylaşayım dedim 🙂

Budapeşte'de Gezilecek Yerler:

Biz Budapeşte'yi gezmeye bir "free walking tour" yani "bedava yürüyüş turu" ile başladık. Bu turda lokal bir rehber size şehrin önemli noktalarını yürüyerek gezdiriyor, hikayeler anlatıyor. 3 saatin sonunda rehbere bahşiş veriyorsunuz, gönlünüzden ne koparsa. Anlatım dili İngilizce. Şahsen "bedava yürüyüş turu" konseptinden çok memnun kaldım, çok yararlı bilgiler edindim. Katıldığımız turu Trip Advisor'dan bulmuştum, web sitesi için tık tık…

Budapeşte'de yürüyüş grubuna katıldık

İngilizce bir tura katılmak size uymuyorsa önerim Budapeşte'de yaşayan Türk arkadaşların Türkçe olarak düzenledikleri Budapeşte Rehberli Şehir Turları na katılmanızdır. Budapeşte günlük turları yanı sıra, havaalanı transferleri ve konaklama kısmını da ayarlayabiliyorlar. Estergon Kalesi turunda iddalılar. Kendilerine Budapeşte Gezilecek Yerler Tur sitesinden ulaşmak için tık tık…

Ortasından geçen Tuna Nehri ile güzelleşmiş bir şehir Budapeşte. Tuna Nehri'ne Macarlar "Duna" diyor, İngilizce ise "Danube" olarak geçiyor.

Tuna Nehri şehri ikiye bölüyor. Dağlık olan ve önemli tarihi binaların olduğu taraf "Buda", düzlük ve günümüzde daha canlı olan bölüm "Peşte". Gezinizin büyük bir kısmı Peşte tarafında geçiyor.

Ortada Tuna Nehri, bir taraf Buda, bir taraf Peşte

Buda'da da yerleşim var, ama Kale tepesi tüm evleri gizlemiş. Buda tarafı aslında şehrin pahalı tarafı, Buda'da eviniz varsa çok zengin ve başarılısınız demekmiş…

Buda ve Peşte'yi birbirine bağlayan köprüler birbirinden güzel. En önemlisi de "Lanchid" yani "Chain Bridge" yani "Zincirli Köprü". Üzerinde mutlaka yürünüp karşıya geçilmeli, fotoğraflar çekilmeli…

Chain Bridge – Zincirli Köprü

Zincirli Köprü yapıldığı zaman mimarı eserine o kadar çok güveniyormuş ki, bir kusur dahi bulunursa kendisini köprüden atacağını söylemiş. Köprüyü inceleyen kimse bir hata bulamazken küçük bir çocuk çıkmış ve "köprü üzerindeki aslanların dili yok" demiş. Güya hikayenin bu kısmında köprünün mimarı köprüden atlayarak intihar etmiş.

Yerel rehberle gezmeseydim bu hikayenin doğru olduğunu sanan turistlerden biri olabilirdim. Oysa bu anlatılması hoş bir masaldan ibaretmiş. Aslanlara göz hizasından bakıldığında dilleri görünebiliyormuş.

Zincirli Köprüden geçerken Parlamento Binası

Budapeşte'deki yapıları not alırken Macarca isimlerini de kaydetmeyi unutmayın. Çünkü oraya gittiğinizde haritada görmeyi beklediğiniz İngilizce isimleri bulamıyorsunuz.

Buda tarafında daha az vakit geçireceğimize göre orayı anlatıp bitirelim hemen. Çıkmamız gereken 2 önemli tepe var:

1- Gellert Hill (Gellert Hegy): Yeşil köprüden Buda tarafına geçtiğinizde tepeye çıkış noktasına geliyorsunuz. Tepeye çıkmanın yolları: 15 dakika yürümek, taksiye binmek veya Hop On Hop Off lara binmek.
Gellert Tepesi'nde muhteşem bir Budapeşte manzarası bekliyormuş sizi.

Ardımda Gellert Hill ve Özgürlük Heykeli

Bir de Özgürlük Heykeli (Szabadsag szobor). Bu heykel ülkede 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kısa dönem süren komünizme ait tek hatıra. Komünizme ait tüm yapılar yıkılmış, ama bu heykele kıyamamışlar. Üzerine bir battaniye örtüp 3 gün kapatarak heykeli "güya" komünizmden arındırıp boyamışlar, özgürlüğün sembolü haline getirmişler…

2- Castle Hill (Varhegy): Zincirli Köprü'den geçtiğinizde Kale Tepesi hizasına gelmiş oluyorsunuz. Kale Tepesi'ne çıkışın da 3 yolu var: 7 dakikada yürümek, füniküler kullanmak ve 16 numaralı otobüse binmek. Biz yürümeyi seçtik.

Kale tepesinin gece görünümü

Kale tepesinde göreceğiniz yapılar:

Royal Palace (Kiralyi Palota): Kraliyet Sarayı dendiğine bakmayın, artık içinde çeşitli müzeler var.

Budapeşte Kraliyet sarayı, şu an müze olarak kullanılıyor

Matthias Kilisesi (Matyas Templom): Macar Kralı Matthias bu kilisede 2 kez evlendiği için kiliseye ismini vermiş. 13. yyda inşaa edilmiş bu kilise Budapeşte'nin en eski binalarından biriymiş. Osmanlı şehri ele geçirdiği zaman kilise camiye dönüştürülmüş, duvarları boyanıp halı ile kaplanmış. Bu hamle aslında yapıya zarar vermemiş, aksine duvardaki fresklerin solup yıpranmasını önlemiş. Daha sonra tekrar kiliseye dönüştürülürken Osmanlı'nın duvarlara yaptığı işlem sayesinde freskleri kolayca ortaya çıkarabilmişler.

Matthias Kilisesi, bir zamanla camiye dönüştürülmüş

Balıkçı Burcu (Fisherman's Basiton – Halaszbastya): Bu yapı bir çeşit duvar aslında ve kale. Ama gerçekten masalsı güzellikte… Fotoğrafını çekmeye doyamazsınız.

Balıkçı burcu karşımızda

Bir masal kalesi gibi: Fisherman's Basiton

Az önce bahsettiğim rubik küpün mucidi de Kale Tepesi civarında yaşıyormuş. Belki kendisi ile karşılaşıp, küpü çözmeye harcadığınız zamanın hesabını sorarsınız 🙂

Kale tepesinden Zincili Köprü ve Peşte manzarası

Kale tepesinde biz ve manzara

Buda tarafında görebileceğiniz yerlerden biri de Gül Baba Türbesi. Osmanlı hakimiyeti zamanında Budapeşte'de çok sevilmiş bir dervişmiş Gül Baba. Biz gitmedik ama ilginizi çekiyorsa gidilebilir.

Peşte'ye geri dönersek…

Önemli Caddelerden biri sadece yaya trafiğine açık Vaci Utca. Bu caddenin Buddha Bar ile Vörösmarty Ter arasında kalan kısmı çok daha canlı.

Vaci Utca Caddesi

Vaci Utca'nın bir ucunda Central Market Hall isimli kapalı pazar yeri bulunuyor. Mekanın Macarca ismi "Központi Vasarcsarnok". Burası sadece turistlere yönelik değil, yerel halkın da alışverişini yaptığı yer. Sebze, meyve, kasap hep bu mekanda. Hediyelik eşya alışverişinizi bu kapalı pazarın üst katından yapabilirsiniz, fiyatlar şehre göre ucuz.

Budapeşte kapalı pazar

Ünlü Vaci Caddesi'nin diğer ucundaki Vörösmarty Meydanı şık bir meydan. Hard Rock Cafe ve yılların kafesiGerbeud bu meydanda.

Buradan Erzsebet Ter Meydanı'na ulaşın. Gençlerin takıldığı hoş bir meydan. Buradaki Love Lock Tree yi bulup bir kilit de siz bağlayın…

Budapeşte'nin köprüleri eski olduğu için kilitleri taşımayacağından bir ağacın etrafını saran demirlere kilitlemişler aşkları

Szent Istivan Bazilikası da şehrin en uzun yapılarından. Meydanında kafeler, restoranlar, şarap içebileceğiniz mekanlar var. Vakit geçirmek için gayet hoş… Bazilika'nın içini de gezebilirsiniz ilginizi çekiyorsa.

Budapeşte'nin en büyük binalarından, Szent Istivan Bazilikası

Erzsebet Ter'den Andrassy Ut Caddesi'ne de bağlanabilirsiniz. Andrassy Ut Caddesi Budapeşte'nin Şanzelize'si. Geniş bir cadde, sağlı sollu mağazalarda alışveriş yapmak mümkün. Caddenin tarihi atmosferi gerçekten görmeye değer, zaten Unesco da koruma altına almış bu caddeyi.

Andrassy Ut Caddesi, Erzsebet Ter ile Hösök Tere yani Kahramanlar Meydanı arasında uzanıyor. Tümünü yürümek 45 dakika kadar sürüyor. Cadde oldukça uzun, arada da başka meydanlar var. Erzsebet ile Octagon Meydanı arası Andrassy Ut'un en cıvıl cıvıl yeri.

Andrassy Ut Caddesi, Budapeşte'nin en ünlü caddesi

Octagon ile Kahramanlar Meydanı arasını isterseniz yürüyerek, isterseniz metro ile geçebilirsiniz, zira bu arada çok eğlenmedim ben.

Andrassy Ut üzerinde Opera binası duruyor tüm ihtişamı ile. Opera bileti de bakabilirsiniz ilgileniyorsanız…

Budapeşte Opera Binası, Andrassy Ut üzerinde

Kahramanlar Meydanı (Heroes' Square, Hösök Tere), Macarlar'ın Avrupa'ya gelişinin 1000. yılında yapılmış ünlü bir meydan. Etrafında müzeler, ortasında heykeller var. Meydana Milenyum Meydanı da deniyormuş.

Budapeşte Kahramanlar Meydanı

Andrassy Caddesi boyunca giden metro hattı Avrupa'nın ilk yeraltı ulaşımıymış. "Millenium Underground" denilen bu sarı hatta hala çok eski trenler hizmet veriyor.

Kahramanlar Meydanı'nın arkasında bir şehir parkı var (Varosliget). Girişindeki gölet, kışın kocaman bir buz pateni alanı olarak kullanılıyor. Kesinlikle çok keyifliydi. Yaşlı ama fit çiftler buz üstünde nasıl da ahenkli dans ediyorlardı! Özendik, kıskandık, takdir ettik!

Budapeşte Şehir Parkı girişinde bir buz pisti

Parkın içindeki gölün çevresinde yürünebilir. Biz bu parkın içindeki Szchenyi Baths yani termal havuzlara yöneldik. Tecrübemizi az sonra anlatacağım.

Tuna Nehri kıyısında yürümek de Budapeşte'nin önemli bir aktivitesi.

Nehir kıyısında Parlamento Binasına yakın yerde demirden ayakkabılar göreceksiniz (Shoes on Danube). Bu ayakkabılar 2. Dünya savaşı sırasında Tuna nehri kenarında sırtından vurulmuş Yahudilerin ayakkabılırını simgeliyor. Üzücü bir hikaye…

Sırtından vurularak Tuna Nehrine düşüp ölen Yahudilerin ayakkabıları, temsili

Parlamento Binası (Orszaghaz) da şehrin en güzel yapılarından biri. Sadece biz değil, Freddie Mercury de bayılmış bu binaya, hatta satılık olup olmadığını sormuş. Youtube'da bile var, inanmazsanız bakın…

Budapeşte Parlamento Binası, Freddie Mercury çok haklı!

Parlamento binasının içine girip gezebilirmişsiniz de, çok görkemliymiş. Biz etrafını gezmekle yetindik.

Parlamento etrafında geziyoruz…

Parlamento etrafında geziyoruz…

Parlamento binasının boyunun Bazilika'nınki ile aynı olması tabii ki tesadüf değil. Ve Budapeşte'de bu binalardan daha uzun bir bina inşaa edilmesi yasakmış.

Tuna Nehri üzerinde tekne turu yapmak da mutlak bir aktivite. Yemekli turlar da var ama biz yemeksize katıldık. Her saat tur olmayabiliyor, bazen de tekneler dolu olabiliyor. O yüzden gider gitmez ayırtmakta yarar var. Biz rastgele birinden tesadüfen yer bulduk, kişi başı 21 tl gibi bir para verdik. Gün batımına yakın bir zamana denk getirirseniz hem gece hem gündüz görmüş oluyorsunuz şehri. Şehrin gece ışıklandırmaları cidden çok hoş.

Parlamento binası, gece

Budapeşte, geceleri de çok güzel

Budapeşte manzarası ile benim de bir fotoğrafım olsun…

Gece gece Budapeşte

Bazı tekne turları Tuna Nehri'nin ortasındaki Margaret Adası'na uğruyor, bazıları ise uğramıyor. Margaret Adası'na köprü bağlantısı da var, yürüyerek de gidiliyor aslında. Yürüyüş ve spor için gidiyor yerel halk buraya, piknik de yapılıyor. Yazın ise festivaller ve kafeler sayesinde çok daha canlı bir ada haline geliyormuş.

Gençler için Budapeşte'nin en hip bölgesi tabii ki Jewish District. Avrupa'nın en büyük sinegogu olan Central Synagogue etrafındaki bu muhite 7. bölge de deniyor. En canlı caddeleri: Kiraly, Dob, Kazinczy. Bu bölgede neler mi var? Harabe barlar, restoranlar, sokak yemeği, sanatsal aktiviteler vs…

Harabe Bar, yani Ruin Bar konsepti Budapeşte'de Komünizm sonrası ortaya çıkan bir konsept. Avlulu evleri çöpten, hurdadan alınan objelerle, evdeki kullanılmayan eşyalarla donatmışlar. Ortaya yaratıcı dizayna sahip bohem yerler çıkmış. Kültürün öncüsü "Szimpla Kert" isimli bar. Fiyatları çok uygun, yerel birayı 6 tl ye içebiliyorsunuz.

Bu eski ev aslında Budapeşte'nin en önemli harabe barı: Szimpla Kert

Eski objelerle donatılmış Szimpla Kert

Szimpla Kert "Simple Garden" demekmiş, "basit bahçe" gibi…

Her odasını müze gibi gezdim, sağa sola dokunmadan edemedim.

Daha sonra başka harabe barlara da girip çıktık.

Avizeleri denizanası şeklinde olan Kuplung bar

Budapeşte'nin en keyifli aktivitelerinden biri kuşkusuz ki termal havuzlar. Şehirde bir çok hamam var, ama biz mimarisini beğendiğimiz için ve büyük olduğunu bildiğimiz için Szcheni'yi tercih ettik.

Szchenyi Bath (Seyçeni gibi okuyorlar sanırım!)  kompleksi de 1909 yılında yapılmış. Hem dışarıda, hem içeride bir çok havuzu var. Buz gibi havada dışarıdaki havuzlarda olmak gerçekten çok güzel bir anı oluyor!

Soğuk havada sıcak suyun keyfini çıkaranlar

Biz de eğlendik…

Türkiye'de de bunu yapabileceğimiz birçok yer var aslında ama buranın mimarisi ve ortamı çok güzel!

Szchenyi hamamlarına giriş ücreti 45-50 tl civarı. Biz kendimize özel kilitli kabin istediğimiz için 50 lira verdik. Sadece kilitli dolap kiralamayı seçerseniz 45 lira veriyorsunuz.

Szchenyi kompleksindeki bir iç havuz

Havuzda satranç oynayan amcalar da vardı…

Şehirdeki diğer turistik hamamlardan Gellert Spa da tercih edilebilir.

Rudas Hamamı zamanında Sokullu Mehmet Paşa'nın gittiği hamammış. Ama Sokullu ile aynı hamamda yıkanacağım diye hafta içi Rudas'a gitmek isterseniz hemcinsleriniz ile çıplak olarak yüzmek zorunda kalabilirmişmissiniz, bilginize 🙂 Haftanın bazı günleri bayanlara, bazı ünleri erkeklere ayrılmış. Hafta sonu ise her iki cinsiyet de gidebiliyor, mayo giymek de zorunlu.

Termal havuzlara giderken yanınıza almanız gereken 3 şey: Mayo, terlik ve havlu. Kış günleri için bornoz da çok iyi fikir. Bunlar yanınızda olmazsa oradan da kiralayabiliyorsunuz. Yanınıza almamanız gereken şey ise altın ve gümüş takılarınız. Suyun kimyasalı takılara zarar verebiliyormuş çünkü.

Tesiste saç kurutma makineleri var ama ben çok randımanlı olmayacağını düşündüğüm için saçımı hiç ıslatmadım. Size de bunu tavsiye edebilirim eğer kışın gidecekseniz.

Budapeşte'de Yeme İçme:

Macar mutfağının en meşhur yiyeceği "Gulaş çorbası". Etli patates yemeğinin daha sulusu gibi düşünebilirsiniz. Gayet lezzetli bulduk biz. Türk damak tadına yakın, hiç yadırganmayacak bir lezzet.

Gulaş Çorbası, "kul aşı" çorbasından geliyormuş

Biz kahvaltılarımızı otelde yapıp öğlen yemeğini pas geçtik genelde. Akşam yemeklerinde ise güzel yerlerde yemeye gayret ettik.

Sadece ilk gün öğlen yemeği yedik, Vörösmarty Meydanı'ndaki Boom&Brass isimli restoranın öğlen yemeği menüsünden aldık 10 euroya. Çorba, ana yemek ve tatlı servis edildi. Beğendik.

Akşam yemeği için arkadaşım Didem'in tavsiyesi üzerine Matyas Pince'ye gittik. Turistik bir yer ama yemekleri cidden lezzetli. Macar mutfağını çigan gecesi eşliğinde deneyimlemek isterseniz burası doğru bir yer.

Çigan gecesi ve lezzetli yemek Matyas Pince'de var, ama bir hayli turistik

Ben de turist tuzağına böyle düştüm işte…

Fiyatları çok ucuz bir yer değil, ana yemekler 40 – 66 tl arasında değişiyor, çorba ise 17 tl. Ama zaten Budapeşte'de çorbanın 15 tl nin altında olduğu bir yer görmedim.

Budapeşte'nin en ünlü kafesi New York Cafe de mutlaka uğramanız gereken yerlerden. Yeri Erzsebet KörütCaddesi'nde. Sloganı ise çok iddialı: "The Most Beautiful Cafe in the World" yani "dünyanın en güzel kafesi". Gerçekten öyle mi bilmiyorum ama aşırı ihtişamlı olduğu kesin. Duvardaki süslemeleri saatlerce inceleyebilirsiniz.

The most Beautiful Cafe in the World diyorlar…

New York Cafe, Budapeşte

Dünyanın en güzel kafesinde kahvemizi yudumlarken…

Yine eski bir kafe Gerbeud da aynı atmosferde. Biz New York Cafe'yi tercih ettik. Fiyatlar tabii ki biraz yüksekti. Kahveler 12 tl civarı, tatlılar 21 – 25 tl.

Bir akşam yemeğimizi Jewish district'deki Grill &Chips'de yedik. Süper değildi. Aynı sokaktaki Meksika büfesi El Rapido çok meşhurmuş meğer, bilseydim ona giderdim.

El Rapido, Yahudi bölgesinde

Sevgililer Günü yemeği içinse gözüme Gundel Restoran'ı kestirmiştim ama rezervasyon yaptırmaya çalıştığımda istediğim saatin dolu olduğunu söylediler. Biz de otelimizin önerisi ile Aszu Etterem'e gittik.

Azsu, Macar yemeklerini modern bir şekilde sunuyor. Romantizme uygun bir mekan. Biz gittiğimizde canlı müzik vardı, ksilifon ve violensel. Ama müzik inanılmaz keyifliydi. Bizim beğendiğimizi gören müzisyenler nasıl olduysa taa uzaktan "Türk" olduğumuzu anlayıp bize jest yaptılar, "Üsküdara gideriken" ve "Deniz ve Mehtap"ı çaldılar.

Sevgililer günü yemeğinde

Bar olarak en sevdiğim yer Szimpla Kert oldu. Harabe bar atmosferini yaşamak için mutlaka uğrayın. Lampasda lokallerin çok sevdiği bir barmış, biz de burada ünlü Macar içkisi Palinka'yı denedik. Ağır bir içki, shot olarak tüketiliyor. Bayıldığımı söyleyemeyeceğim.

Szimpla Kert'de eski bir arabaya oturup kendinize içki ısmarlayabilirsiniz

Kütüphanesi olan Lampas Bar'da palinka içtik.

Jewish District'te gözünüze kestirdiğiniz yerleri deneyebileceğiniz gibi Bazilika'nın karşı sokağı ve civarında da hoş barlar vardı.

Bir de sokak atıştırmalığı, ismini söyleyemediğim bir yiyecek var:

Kürtöskalacs ismini not edin

Sokaklardaki büfelerden tadabileceğiniz gibi Vaci caddesinde bunu yapan meşhur bir yer var. Biz oradan almıştık. Tatlı bir atıştırmalık. Süper bir şey olmasa da denenebilir. En azından yapılırken izlemesi zevkli.

Vaci Caddesi'nde kürtoskalacs

Not alıp gidemediğimiz diğer yerler:

Mak Bistro: Çok popüler bir öğlen yemeği durağı. Tavsiye eden çok site var, Foursquare puanı da yüksekti. Yeri Zincirli Köprü'ye yakın, adresi, Vigyazo Ferenc Utca.

Gelarto Rosa: Gül şeklinde dondurma yapmışlar. Kış günü çok canım istemedi tabi. Denemek isterseniz yeri Hercegprimas Caddesi'nde.

Di Vino: Burası aslında babamın tavsiyesiydi, onlar gitmişler ve beğenmişler. Şarap içmek için çok popüler ve canlı bir yere benziyordu. Bizim fırsatımız olmadı ama siz oturmak isterseniz yeri hemen Bazilika'nın karşısı.

Di Vino, şarap içmek için uğranabilir

Yerel bira markette 2 tl. Barlarda da biraya en fazla 9 tl vermemizi öğütledi rehberimiz.

Budapeşte'den neler alınır?

Her yerde satıldığını gördüğümüz "paprika" lardan veya paprika temalı hediyeliklerden alınabilir. Ama ben Osmanlı'dan öğrendiklerini duyunca almak istemedim açıkçası. "Bizde daha iyisi var demek ki" diye düşündüm…

Kırmızı biber ve mamulleri çok satılıyor hediyelik olarak

Kilitli kutular, dantel işleri de göreceksiniz. Ben pek bir şey almadım, magnet hariç.
Nereyi hangi sıra ile gezdiğimizi de söyleyeyim de tam olsun:

Perşembe öğleden sonra vardık: Vörösmarty Meydanı, Szent Istivan Bazilikası ve Erzsebet Meydanı. Ardından Zincirli Köprü'den Buda'ya geçiş ve Kale tepesi.

Cuma: Vaci Utca'dan çıkıp Andrassy Ut boyunca yürüyüş. Şehir parkı, hamam, ny kafe, jewish district,

Cumartesi: Central Market Hall, Tuna boyu yürüyüş, Shoes on Danube, Parlamento, Vaci Utca alışveriş, Tuna nehir turu.

Yaz sezonunda giderseniz Osmanlı için Avrupa'da önemli bir nokta olan Estergon Kalesi-Visegrad Kalesi ve alışveriş kasabası Szentendre Köyü'ne giden tam günlük tur yapabilir ve oraları da gezebilirsiniz. Budapeşte gezisinde Türkçe rehberli turları satın almak isterseniz tık tık….

Bir seyahatin daha sonuna geldik… Benim çok eğlendiğim ve keyif aldığım bir gezi oldu. Gerek termal havuz keyfi, gerekse harabe bar turumuz çok renkli geçti. Viyana'nın asaletini bulamasam da Budapeşte'nin salaş ve samimi havası beni daha çok cezbetti.

Budapeşte'yi mutlaka görülecek yerler listesine ekleyin derim. Hem de öyle araya dereye sıkıştırmayın, 2-2.5 tam gün ayırın, pişman olmazsınız. Ve gittiğinizde nehir kenarında bu erkek görünümlü kız çocuğu heykelini bulun. Dizini okşayın ki Budapeşte'ye tekrar yolunuz düşsün 🙂

Bulun, dizi okşayın, tekrar gelin 🙂

Yorumlar (75)

  • Her zaman ki gibi çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş, teşekkürler :) Benim tek önerim, fiyatlandırmaları yerel para birimiyle mi yazsanız acaba yazılarınızda? Malum son kur artışlarından sonra bu rakamları nasıl yorumlamam gerektiğini bilemedim. Sevgiler...

  • Melike yazın şahane bilgiler içeriyor, inanılmaz ayrıntılı şekilde bir rehber oluşturmuşsun..Bu bilgilere göre bayramda bol bol gezip seni anacağım. Eline sağlık!

  • Kardes 3 gunlugu 650 tl fazla degil mi? Ve memnun kalmadim diyorsunuz. Siz mi keyfinize duskunsunuz yoksa sehir mi pahali anlamadim. Ama internetten rezervasyonlarda cok guzel farklar koyarak insanlari kazikladiklarini okumustum. Keske siz de okusaydiniz yahut yazinizda ' biz kazik yedik o yuzden pahaliydi. 3 gundr 1000 tl yedik 3 gecelik otele 650 tl verdik. ' deseydiniz. Ben budapesteli arkadaslarimla konustum, gunlugu 100 tl ye uygun oteller bulabiliyorsunuz. ( herhalde 9.500 forint falan yapiyor unuttum forint degerini ) siz gunluk 220 tl vermissiniz ve begenmemissiniz. Umarim siz keyfinize duskunsunuzdur zira pek fazla insan gidemez oraya.

  • Merhaba Merve, biz yapmadık rezervasyon ama siz yaparsanız garanti olur. braz da gideceğiniz sezon önemli. Biz kışın gitmiştik

  • slmlar kaplica icin onceden rezervasyon yaptirdiniz mi cok yogun olduklarini duydum biz gece partisine katilmak istiyoruz

  • Merhaba Şeyma, ne kadar erken rezervasyon,o kadar ucuz fiyat demektir. Ayrıca bahar ayları kışa göre her zaman daha elverişli olur gezmek için. Tabi biraz da şans meselesi, bizim bu geizimiz şubatta gerçekleşti, çok da iyi geçti.

  • MERHABA BEN ŞEYMA . YAZINIZIN GEZI FIKRIMIZ IÇIN YARARLI OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM . ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSINIZ BUNUN IÇIN EN BAŞTAN TEŞEKKÜR EDIYORUM . BIZ OCAK YA DA ŞUBAT GIBI DÜŞÜNMÜŞTÜK TARIHI FAKAT BAŞKA BLOKLARDAN DA OKUDUĞUM KADARIYLA SONBAHAR EKIM KASIM DAHA UYGUN GIBI GELDI BU KONUDA SIZIN ÖNERINIZ VAR MIDIR ? BILET BAKIYORUM ŞUAN DA ÖĞRENCI OLDUĞUMUZ IÇIN BÜTÇEMIZ SINIRLI KALICAK YER TAVSIYENIZI DE INCELEDIM FIYATLAR UÇMUŞ DURUMDA DEĞIŞME OLUR MU SIZCE Üç ayıMız var beklemeli miyiz şimdiden ayarlamalı mıyız . Bu güzel yazı için teKrar teşekkÜrler :)

  • Merhaba Ertan Bey,\r\nKomünizm döneminden kalan heykel olayını yerel rehber söylemişti. Belki de abarttı bilemiyorum. Avrupa'nın en eski metrosunun Londra olduğunu biliyorum, zira yazıda da en eskisi değil, "en eskilerden biri" cümlesini kullandım. kATKINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM, İYİ GEZMELER DİLERİM...

  • öncelikle selamlar.\r\nyazınız için teşekkürler. gezi için araştırma yaparken denk geldim. Komünizm döneminden kalan tek eser demişsiniz ama memonto parktaki sosyalist önder heykellerinin halen durduğunu okudum. bır bakın derim. \r\nmetro sistemi de avrupanın en eskısı olması cok doğru değil sanırım. zira dünyanın en eskı metrosu londradır 1863\r\nhttps://tr.wikipedia.org/wiki/Metro_sistemleri_listesi\r\n\r\n